Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/19716 E. 2017/6175 K. 27.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19716
KARAR NO : 2017/6175
KARAR TARİHİ : 27.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; …Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2010 tarihli ara kararı ile boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren hükmedilen tedbir nafakasının icraya konulduğunu, ancak davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın kaldırılmasını ve icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının çocuğuna iyi bakmadığını, çocuğa 3 ay öncesine kadar kendisinin baktığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalının takip dosyasına yönelik itirazının iptali ile takibin devamı ile davalının dava konusu alacağın %40 ı oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş; hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, nafaka alacağına dayalı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.

Somut olayda, dava konusu alacak yargılama sonucu belirlendiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.