Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/19599 E. 2016/3808 K. 14.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19599
KARAR NO : 2016/3808
KARAR TARİHİ : 14.03.2016

MAHKEMESİ : … AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2015
Taraflar arasındaki yardım nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde; … Mahkemesinin … sayılı kararı ile aylık 300 TL yardım nafakası bağlandığını, aradan geçen zaman ve artan ihtiyaçları nedeniyle nafakanın yetersiz kaldığını belirterek nafakanın 600 TL’ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının davalının öz annesi olduğu, davacının daha önceki eşinden boşanmış olduğu, ayrıca babasından da nafaka gelirinin olduğu, davacının çocukken davalı ile yeterince ilgilenmemesi nedenleri ile nafakanın artırımını gerektirir bir durum görülmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; davacı, daha evvel lehine hükmedilen yardım nafakasının artırılmasını talep etmiştir.
TMK.nun 364.maddesine göre; “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.”
Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da “…yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların…” yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının davalının annesi olduğu,davacının ev hanımı olduğu,babasından nafaka aldığı,davalının akademik personel olarak görev yaptığı 3.400 TL gelirinin olduğu,bir aracının olduğu, … Aile Mahkemesinin … sayılı ilamı ile davacı lehine aylık 300 TL yardım nafakasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Yoksulluğa düşme terimi açıkça çok sıkıntılı bir durumu ve ağır ekonomik koşulları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yoksa, yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması veya bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Artırılması istenen nafaka 24.10.2011 tarihindeki koşullara göre verilmiş olup, işbu davanın açıldığı 20.02.2015 tarihine kadar geçen süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik koşullarında değişme ve gelişme olduğu açıktır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, en son artırımdan itibaren geçen süre dikkate alındığında; davanın reddine karar verilmesi Türk Medeni Kanunu’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; davacının giderleri ve nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, ülke ekonomisindeki gelişmeler ve enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün azalması, hususları gözönünde bulundurularak, TMK’nın 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, davacı lehine daha evvel hükmedilen yardım nafakasının uygun bir miktar artırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin tümden reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.