YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19388
KARAR NO : 2017/5754
KARAR TARİHİ : 19.04.2017
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda ,davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün , süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine ;temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra ; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü :
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının…. Belediye Meclisinin 05/01/2007 tarihli kararına uygun olarak tek araçla aktarmasız yolcu taşımacılığı sistemine katıldığını, sözleşme ilişkisi kurulduğunu, 06/10/2010 tarihine kadar tek araçla aktarmasız yolcu taşımacılığı sisteminde çalıştığını,…. Belediye Meclis kararının…. İdare Mahkemesinin kararı ile iptal edildiğini, sözleşmenin ifa edilemez duruma geldiğini, sisteme giriş bedeli ve müspet zarar için açılan davanın kazanıldığını, davacının yoksun kaldığı kazancın da tazmininin gerektiğini belirterek (fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere) 10.000 TL’nın 06/10/2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, belediyenin zararın doğmasından bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; tek araçla yolcu taşımacılığına geçilmesine ilişkin Belediye Meclis kararının idari yargı kararıyla iptal edildiği, davacının ödediği katılım bedelini geri aldığı,bu suretle uygulanabilirliğinden bahsedilecek bir sözleşmenin mevcut olmadığı, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ayrıca taraflar arasında uygulanabilir bir sözleşmenin bulunmadığı, davacının geçersiz bir sözleşmeye dayalı yoksun kaldığı kazanca ilişkin maddi tazminat talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiş; Dairemizin 17.09.2014 Tarih 2015-19388 Esas , 2017-5754 Karar Sayılı ilamıyla; mahkemece, usulden (zamanaşımı vb) ve esastan red kararı verilmesi mümkün olmadığından, önce davanın usul kuralları uyarınca incelenip incelenmeyeceği değerlendirilip usul hükümleri uyarınca davanın reddi mümkün ise usul yönünden davanın reddine karar verilmeli aksi takdirde davanın esasına girilip esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir .
Bozma kararı üzerine dosyanın gönderildiği mahkemece bozma kararına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde ; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ; sözkonusu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
Somut olayda, taraflar arasında davacının toplu ulaşım sistemine katılması konusunda sözleşme bulunduğunda uyuşmazlık yoktur. Sözleşme sonradan geçersiz olsa dahi sözleşmeden doğan uyuşmazlıkta TBK’nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olan zamanaşımı sürelerinin burada uygulanması sözkonusu olamaz.
Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler HGK. 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E. 2007/350 K.ve 17.02.2010 tarih, 2010/13-93 E. 2010/88 K.sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.
TBK.nun 146.maddesinde ( 818 sayılı BK md.125) sözleşmeye dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle TBK’nun 146. maddesi gereğince 10 yıl olup, dava tarihine kadar geçen sürede, zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Bu nedenle davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.