YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19377
KARAR NO : 2017/5710
KARAR TARİHİ : 19.04.2017
MAHKEMESİ : …. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının 2007 yılında G…ve … personeli olarak görev yaptığını,…Müdürlüğü ve ….e görevli personele sosyal yardımlar adı altında 2004 yılından 2008 yılı Ağustos ayına kadar yapılan ödemelerin gelir vergisi matrahına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekirken bunun yapılmadığının tespit edildiğini, davalıya da 2007 yılında 1.911,46 TL haksız/fazla ödeme yapıldığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan 1.911,46 TL tutarındaki hazine zararının 20.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; alacağın beş yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu sürenin geçtiğini, ayrıca Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 1968/8 esas 1973/14 karar sayılı kararı gereği idarenin açık hata, yolluk ve memurun gerçek dışı beyanı ve hilesi hallerinde süre aranmaksızın, bunun dışında kalan hallerde hatalı ödemelerin istirdadının ödemenin ilk yapıldığı tarihten itibaren başlamak üzere 60 gün içinde kabul olduğunu, idarenin hatalı ödemelerinin istirdadının ancak 60 günlük dava açma süresi ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; dava konusu alacağın idarenin açık hatası sonucu ortaya çıktığı bu alacağın belirlendiği tarihten itibaren 60 gün içinde istenmediği, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakla reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 günlü 1968/8 Esas-1973/14 Karar sayılı kararında idarenin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın hatalı ödediği meblağı her zaman geri isteyebileceği, bunun dışında kalan hallerde hatalı ödemelerin istirdatının ise hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 günlük dava açma süresi içinde olanaklı olduğu ve bu süre geçtikten sonra istirdat edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkemenin dayandığı Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararı ile çözümlenen husus; hatalı intibak veya hatalı terfi işlemi gibi bir şart tasarrufun sonradan idare tarafından geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılmış olan fazla ödemenin nedensiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenmesinin idare hukuku ilkelerine göre mümkün olup olmadığına ilişkindir.
HGK’nun 1982/13-387 E.-1984/997 K.sayılı kararında; hatalı intibak ve hatalı terfi gibi şart tasarrufun yanlış yapılması veya sonradan geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılan fazla ödemenin idare hukuku ilkelerine göre geri istenebileceği ve geri isteme süresinin 60 gün olduğu, ancak şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin ise Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri istenebileceği açıklanmıştır. Söz konusu kararda, mahkemece de gerekçe yapılan İBK.nun İdare tarafından yapılan bütün ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları bütün hatalı ödemelerin idare tarafından gerek ödeme yapılan kişilerden gerekse ödemeyi yapandan geri alamaması gibi bir sonuç doğuracağı ve bunun da idareyi işlemez duruma getireceği gerekçesiyle savunulamayacağı kabul edilmiştir.
Somut olayda; davacı idare tarafından; davalıya hataen fazla ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararı, şart tasarruf (hatalı terfi ve intibak gibi) işlemlerine ilişkin olduğundan, somut olayda uygulama imkanı yoktur.
Hal böyle olunca mahkemece; herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin, Borçlar Hukukunun sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde istenebileceği gözetilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.