YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19245
KARAR NO : 2017/5081
KARAR TARİHİ : 12.04.2017
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların 1997 yılında evlendiklerini, 2004 yılında da Almanya’da boşandıklarını, davalının davacıya ait ziynet eşyalarını aldığı bir daha da iade etmediğini belirterek, iş bu ziynetlerin mevcutsa aynen iadesine, mevcut değilse bedeli olan 15.850TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; tarafların 13/09/2004 tarihinde Almanya da boşandıklarını ve boşanmadan önce eşyaları paylaştıklarını, Türkiye’de olan eşyaların da dava dışı Seyyare Kapukıran tarafından 04/08/2004 tarihinde müvekkilinin anne ve babasından teslim alındığı ve bu hususta tutanak imzalandığını, ziynetlerin davacıda kaldığını, davacının boşandıktan sonra da köye izine geldiğinde takıları takdığını bunu da herkesin gördüğünü beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacı tanığı Hüseyin Delikan ve Neslihan Karakulak’ın beyanları doğrultusunda Tavas Halk Bankasına müzekkere yazılarak ilgili bankada … ve …’ya ait kiralık kasa bulunup bulunmadığının sorulduğu, banka cevabında şube nezdinde hesap kayıtlarına rastlanılmadığının bildirildiği, Halk Bankasından gelen müzekkere cevabı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının davasını ispat edemediği gerekçesi ile sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır.
Somut olayda, davacı kadın davaya konu olan ziynet eşyalarının davalı kocası tarafından alındığı ve bir daha iade edilmediğini ileri sürmüş, iddiasının ispatı bakımından da gösterdiği tanıklar mahkemece dinlenmiştir.
Davacı tanıklarından Hüseyin Delikan yeminli ifadesinde; “Ben davacının dayısı olurum, yeğenim eşi Mehmet’den ayrıldıktan sonra üzerinde ziynet eşyalarını görmedim, zira yeğenimi Almanya’dan gönderdikleri vakit sadece üzerinde elbiseler ile çıkageldi yanında yedek elbisesi yoktu, ayrıca Denizli Halk Bankasında davalı … ile babası Ahmet’in ortak kiraladıkları kasada Huriye’ye ait ziynet eşyalarının bulunduğunu biliyordum. Zira, bunu bana Mehmet söylemişti. Ayrıca, Mehmet ile birlikte Halk Bankası’ndaki kiralık kasanın bedelini beraber ödedik bu ödemeden 3-4 ay sonrada Almanya ya gittiler” şeklinde beyanda bulunmuş, bunun üzerine mahkemece; Tavas Halk bankasına müzekkere yazılarak ilgili bankada … ve …’ya ait kiralık kasa bulunup bulunmadığı sorulmuş, banka cevabında şube nezdinde hesap kayıtlarına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Ne var ki davacı tanığı beyanında; Denizli Halk Bankası’nda davalı ve babası adına kiralık kasa olduğunu ve ziynetlerin bu kasada tutulduğunu beyan etmiştir.
O halde mahkemece; Denizli Halk Bankası’na müzekkere yazılarak, davacı, davalı ya da davalının babası adına kiralık kasa olup olmadığı, varsa hangi tarihlerde açıldığı, hangi tarihlerde kim tarafından ziyaret edildiği, kapandı ise de hangi tarihte kapandığı sorularak sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenle temyiz eden davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.