Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/19231 E. 2017/6160 K. 27.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19231
KARAR NO : 2017/6160
KARAR TARİHİ : 27.04.2017

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.’nun 438.maddesinde öngörülen duruşma sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 21.220 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altındadır.
Bu nedenle davalı vekilinin duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili; tarafların müşterek çocuğu Elif’in 30/06/2009 tarihinde evlerinin balkonunda oynarken davalıların müşterek çocuğu Recep’in elindeki plastik mermi atan tabanca ile gözünden yaralandığını, iki kez ameliyat geçirdiğini, yaz tatilinin büyük bir bölümünün hastane odalarında ve ameliyat masalarında geçtiğini, gözünün kör olma endişesi ile küçüğün psikolojisinin bozulduğunu ileri sürerek şimdilik fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile tedavi sürecinde yaptıkları 8.000 TL masraflar karşılığı olarak maddi tazminat ile çocuğun gözünün görme yetisini kaybedeceği düşüncesi ile yaşamış oldukları manevi çöküntünün karşılığı olarak 40.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davada husumetin davalılara yöneltilemeyeceğini, müvekkillerinin çocukları Recep ve davalı … hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca olay ile ilgili soruşturma yürütüldüğünü ve her ikisi hakkında da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, işbu kararların davacıların itirazları bulunmadığından kesinleştiğini, davacılar tarafından talep edilen 8.000,00-TL maddi, 40.000,00-TL manevi tazminatın hiçbir yasal dayanağının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 7.545,10-TL maddi tazminat ile 5.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu bedel, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Olay tarihi, olayın gelişim biçimi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 04/02/2014 havale tarihli raporunda, “…künt travma sonucu oluşan hifema durumlarında uzun dönemde glokom gelişebileceği tıbben bilindiğinden, şahsın belli aralarla göz kontrollerini yaptırması gerektiği, sağ gözdeki değişikliklerinin yüzde sabit iz niteliğinde olduğunun…” bildirilmiş olması ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Mahkemece, daha üst düzeyde bir tazminatın takdiri gerekirken belirtilen şekilde manevi tazminata karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-Davacılar, dava dilekçesi ile 8.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, mahkemece 7.545,10-TL maddi tazminata karar verilmiş, 454,90 TL yönünden davacıların talepleri reddedilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’nin 13. maddesinde ‘’(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.’’ düzenlemesi yer almaktadır.
Mahkemece; davaya konu edilen uyuşmazlıkta reddedilen miktar yönünden davalılar vekili lehine yukarıdaki madde düzenlemesi gözetilmek suretiyle 454,90 TL nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalılar vekili lehine 1500,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.