YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19179
KARAR NO : 2017/5212
KARAR TARİHİ : 13.04.2017
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, icra takibine konu alacağın Burdur ili Bucak ilçesi Kızılcaağaç köyünde bulunan 122 ada 5 nolu parsel ile 117 ada 1,7,8,9,10 parsel sayılı taşınmazların kaydı üzerinde bulunan “Sultan 2.Mahmut Vakfındandır” şerhinden kaynaklandığını; çünkü söz konusu taşınmazlar vakıf kökenli olup vakıf malın mülke dönüşümü ve mutasarrıfına intikali için alınan taviz bedeli, icare ve mukataa karşılığı olarak bu bedel ödenmedikçe üzerindeki temliki tasarrufların tapu dairesinde tescil olunamayacağını ileri sürerek Antalya 10.İcra Müdürlüğünün 2011/5423 Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin taviz bedeline dayanak gösterilen taşınmazları satın aldığını, davacının bu nedenle taviz bedeli talebinde bulunmasının haksız ve yasal dayanaktan yoksun, ayrıca talep edilen tutarın vergi toplamaya yönelik bilimsel ölçütlerden uzak olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazların vakıf şerhli olarak davalı adına tapulu olduğu ve taviz bedeli alacağına ilişkin takibin yerinde olduğu gerekçeleri ile takibe itiraza ilişkin davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, taviz bedeline dayalı icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalının temyiz itirazlarına gelince;
5737 sayılı Vakıflar Kanunu 27.2.2008 tarihli Resmi Gazete de yayımlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmüne göre; icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabiidir.
Kanunun 3.maddesinde yapılan tanıma göre de; mukataalı vakıf, zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise, değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder.
Bu halde somut uyuşmazlığın çözümü için “Sultan 2.Mahmut Vakfının” mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir.
Mahkemece, Vakıflar Genel Müdürlüğünden gelen “alınan belgelerden adı geçen vakfın (Sultan Mahmut Han Bin Sultan Abdulhamid Han Vakfının) devrinin hukuk kurallarına uygun olarak kurulmuş sahih vakıflardan olduğu değerlendirilmektedir” cevabi yazısı dikkate alınarak dosyaya sunulan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle karar verilmiştir.
Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu farklı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığı keşfen ve uzman bilirkişiler marifetiyle saptanmalıdır.
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporu, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanmış olup denetime elverişli değildir.
O halde mahkemece; dosya arasında bulunan davaya konu taşınmaza ait tapu kayıtları ve vakfiye örneği ile birlikte uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile mahallinde keşif yapılarak yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde rapor hazırlatılarak ortaya çıkacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hazırlanan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.