Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/19162 E. 2017/5114 K. 12.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19162
KARAR NO : 2017/5114
KARAR TARİHİ : 12.04.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; borcu nedeniyle davalı aleyhine ….İcra Müdürlüğünün 2009/2014 Esas sayılı icra takip sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, ancak borçlunun borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, söz konusu takibin abonelikten kullanılan elektrik borcunun ödenmemesinden kaynaklandığını belirterek; takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %40 icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; borcun zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise; yasal dayanağı bulunmamasına rağmen işletilen gecikme zammının haksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; 12/03/2011 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak, 1.944,24 TL asıl alacak, 9.016,23 TL gecikme zammı ve 1.622,92 TL KDV üzerinden takibin iptali ile devamına, hüküm altına alınan alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 2014/2325 esas 2014/10437 karar sayılı 26/06/2014 tarihli ilamıyla “ Taraflar arasındaki uyuşmazlık; abonenin sarfettiği elektrik bedelinin zamanında ödenmemesi nedeniyle tarife ve yönetmelik hükümleri gereğince davacının elektriği kesmesi gerekirken, kesmemesi nedeniyle davalının ana tüketim bedeline ilave edilen gecikme zammı veya faizden sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; davalı, davacının elektrik abonesidir. Davalı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte davalıya karşı müteselsilen sorumludur. Davacının 22/01/2001-21/04/2006 tarihleri arasındaki elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davalının beraatını
gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davalı açısından (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammından veya faizden davacının müterafik kusuru nedeniyle indirimi (%50) gerektirir.
Mahkemece de itibar edilen bilirkişi raporunda ise; 6183 sayılı Yasada belirlenen oranlar dikkate alınarak 9.016,23 TL gecikme zammı hesaplanmıştır. Ne var ki; 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin Zamanında Ödenmeyen Borçlar Başlıklı 24.maddesinde “Zamanında ödenmeyen borçların tahsiline ilişkin hususlar; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında düzenlenir” hükmü yer almaktadır. O hâlde, taraflar arasında imzalanan 23//03/1995 tarihli Enerji Satış Sözleşmesinde bu konuda (gecikme zammı hususunda) hüküm bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması, gecikme zammı sözleşmede hüküm altına alınmamışsa ancak faiz (tarafların sıfatına göre reeskont veya yasal faiz) istenebilir. Taraflar arasındaki sözleşmede gecikme zammına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davacı davalıdan ancak reeskont faizi isteyebilir.
Bundan ayrı, Mahkemece; hüküm altına alınan alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmişse de; icra inkâr tazminatı asıl alacak bakımından söz konusu olur. Asıl alacak dışında işlemiş faiz yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamaları da bu yöndedir. (Hukuk Genel Kurulunun 2003/15-404 Esas, 2003/381 Karar, 2010/9-424 Esas, 2010/511 Karar, 2012/9-1682 Esas, 2012/1014 Karar sayılı ilamları)
Hâl böyle olunca; mahkemece yapılacak iş dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifeleri ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin (varsa) ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükârda sorumlu olduğu gözetilerek, Yönetmelik, tarife ve taraflar arasında imzalanan 23/05/1995 tarihli sözleşme gereğince (borç ödenmemesi nedeniyle) elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, bu tarihe kadar olan borcun gecikme zammı veya faiz dahil hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin (kendisi için) müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davalı açısından gecikme zammından veya faizden indirim (%50) sağlayacağı ve yukarıda açıklanan ilke ve esaslarda nazara alınarak bilirkişiden yeniden rapor alınmak suretiyle ve alacak da faturaya dayalı likit bir alacak olduğundan icra inkâr tazminatına asıl (esas) alacak üzerinden hükmedilmesi gerektiği nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu bozma ilamı üzerine; mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulü ile takibin 1.944,24 TL asıl alacak, 4.552,32 TL gecikme zammı ve 819,41 TL KDV alacağı yönünden devamına, 1.944,24 TL asıl alacak üzerinden %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı tarafın kabul edilen temyiz itirazına gelince;
Dairemizin Bozma ilamına göre taraflar arasındaki sözleşmede gecikme zammına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davacının davalıdan ancak reeskont faizi isteyebileceğinin belirtildiği, bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporunda ise önceki gibi
gecikme zammı ve kdv’sinin hesaplandığı, mahkemece de bozma ilamına uyulmasına rağmen asıl alacağa gecikme zammı ve kdv uygulayarak karar verildiği görülmektedir.
O halde; mahkemece Dairemizin 2014/2325 esas 2014/10437 karar sayılı 26/06/2014 tarihli ilamında belirtildiği üzere; taraflar arasındaki sözleşmede gecikme zammına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davacının davalıdan ancak reeskont faizi isteyebileceği dikkate alınarak bilirkişilerden ek rapor alınması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bozma ilamına uyulmasına rağmen gecikme zammı ve kdv uygulanarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı tarafın kabul edilen temyiz itirazına gelince;
Önceki bozma ilamında belirtildiği üzere; elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davalının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davalı açısından (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammından veya faizden davacının müterafik kusuru nedeniyle indirimi (%50) gerektirir.
Dosyanın incelenmesinde; bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporunda elektriğin kesilmesi gereken tarih belirlendikten sonra bu tarihe kadar olan borcun gecikme zammı veya faiz dahil hesap edilmesi gerekirken önceki tüketim nedeniyle asıl alacak üzerinden hesaplanan gecikme zammından % 50 oranında indirim yapıldığı ve hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece elektriğin kesilmesi gereken tarihten önceki tüketim yönünden faiz dahil hesap edilmesi ve müterafik kusur indirimi yapılmaması; bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin (kendisi için) müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davalı açısından faizden indirim (%50) sağlayacağı dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken; elektriğin kesilmesi gereken tarihten önceki döneme ilişkin müterafik kusur indirimi yapılması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına, 3. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.