Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/18279 E. 2017/4787 K. 05.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18279
KARAR NO : 2017/4787
KARAR TARİHİ : 05.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davacı ile davalının 03.10.2011 tarihinde satış sözleşmesi imzaladıklarını, davalının 745 ada 13 parsel sayılı taşınmazda yapacağı inşaattaki iki adet daire için davacının 18.000 TL kapora ödediğini, iki dairenin geri kalan ücreti için tarafların ödeme planı yaptığını, sözleşmeye göre 15.04.2012 tarihinde inşaata başlanıp 15.11.2015 tarihinde teslim edileceğini, ancak davalının 15.04.2012 tarihinde işe başlamadığını, taraflar arasında yapılan taşınmaz satış sözleşmesinin şekil olarak geçersiz olduğunu, haklı bir fesih nedeni olmasa dahi ödenilen kaporayı talep edebileceklerini belirterek, davalıya yapılan 18.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; inşaata başlamanın sözleşmenin ana unsuru olmadığını, davacıya dairenin teslim tarihi olarak kararlaştırılan 15.11.2015 tarihine gelindiğinde daire teslim edilmez ise bu durumda talebin haklı olacağını, kaldı ki inşaata, belediyenin kat artırımı ile ilgili işlemlerinin uzaması sebebiyle başlanamadığını, davalının herhangi bir ihmalinin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece,geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bir bağımsız bölümün, yüklenici tarafından adi yazılı bir sözleşmeyle üçüncü bir kişiye satılmasının alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu, alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliğinin sadece yazılı şekle tabi tutulduğu, resmi şekle bağlanmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli bir sözleşme olduğu, davacının sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek ödenen bedelin iadesini talep edemeyeceği, ayrıca sadece işe başlama tarihi geçtiği halde işe başlanmamasının davacıya bu sözleşmeyi feshedip ödediği bedelin iadesi hakkını tanımadığı, sözleşmenin halen geçerli ve ayakta olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; davalı müteahhit ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen tarihsiz “kat karşılığı iş sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin içeriği ve niteliği itibariyle “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, tapuda pay devri edimini de içerdiğinden TMK’nın 634, BK’nın 213, Noterlik Kanunu’nun 60 ve Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri gereğince resmi biçimde yapılması gerekli olup, bu şekle uygun olmayan sözleşme şeklen geçersizdir. Dosya kapsamına göre, davalı müteahhit ile dava dışı arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin adi yazılı olarak düzenlendiğini anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı müteahhit ile dava dışı arsa sahipleri arasındaki sözleşme geçersiz olup, buna bağlı olarak düzenlenen taraflar arasındaki harici satış sözleşmesi de geçersizdir. Geçersiz sözleşmelerde herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür.
Hal böyle olunca, mahkemece; taraflar arasında yapılan 03.10.2011 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi gereği, davacının ödediği bedelin iadesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.