Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/18197 E. 2017/4825 K. 06.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18197
KARAR NO : 2017/4825
KARAR TARİHİ : 06.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar, adlarına kayıtlı telefon hatları için davalı tarafından tanzim edilen toplamda 25.678 TL’lik üç adet fatura gönderildiğini, faturalara dayanak görüşmelerin kendileri tarafından yapılmadığını ileri sürerek, aylık sabit ücretin mahsubu ile davalı kuruma 25.642,69 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; mahkemece aldırılan 24.09.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda … ankastra kutusunun emniyetsiz olduğu, binadaki telefon santralının … standartlarında olduğu, aramaların zaman ve arama süresi bakımından insan eliyle yapılmasının mümkününün zor olduğu bildirilmiş, 17.04.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda telefon hat ve müştemilatında fiziki olarak saplama yapılmak suretiyle dava konusu görüşmelerin yapılmasının imkansız olması nedeniyle bu yönden davalının bir sorumluluğu bulunmadığı, santrale internet üzerinden erişilip dava konusu aramaların yapılıp yapılamayacağı hususunda dosya ekinde yeterli bilgi bulunmamakla birlikte bu şekilde bir sızma ile 3. şahısların dava konusu olayı gerçekleştirdiği düşünülse bile davacının kendi güvenlik önlemlerini kendisinin alması gerektiğinden davalıya bir sorumluluk yüklenemeyeceği, davalının aşırı kontör ilerlemesini 12 gün sonra farkında olmasının geç müdahale olduğu düşünüldüğünde olayda tali kusuru olabileceği bildirilmiştir.
Hükme esas alınan 12.05.2014 havale tarihli bilirkişi heyet raporu ve 23.12.2014 havale tarihli ek bilirkişi raporunda, hizmet sağlayıcısı davalının tüketiciyi korumaya yönelik önlemlerinin yetersiz olduğu, bu nedenle kusurlu hizmet sunduğu, yapılan aramaların tüketici tarafından sonlandırılan telefonlardan yapıldığının ispata muhtaç olduğu bildirilmiş, mahkemece sözkonusu heyet raporu ve ek rapor doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Dava konusu olayda dava konusu faturaların dayanağı olan görüşmelerin davacılara ait telefon hatlarından yapıldığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamakta olup, uyuşmazlık; davacılara ait telefon hatlarından yapılan aramaların davacılar tarafından yapılıp yapılmadığı ve bu noktada dava konusu faturalar nedeniyle davacıların sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporu ve ek raporu ile önceki raporlar arasında çelişki olup, mahkemece, raporlar arasındaki çelişki giderilmediği gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yapılan aramaların davacıların telefonlarından yapıldığının ispata muhtaç olduğu şeklinde yetersiz ve taraflar arasında ihtilafsız olan bir konu hakkında, yetersiz bir kanaat içerdiği, bu itibarla söz konusu bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişsiz olduğu görülmüştür.
Bu durumda mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dava dosyasının önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak telefon aboneliği konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kuruluna verilerek, dosyadaki raporlar arasındaki çelişkileri giderecek ve davalının itirazlarını da karşılayacak şekilde, davaya konu tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak, davalı kurum tarafından istenebilecek bedelin hesaplattırılması suretiyle, hüküm kurmaya ve Yargıtay denetime elverişli bir rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosyada alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.