YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16969
KARAR NO : 2017/5758
KARAR TARİHİ : 19.04.2017
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 50480 nolu tarımsal sulama abonesi olduğunu, , davalı kurum tarafından davacıya sayacın okunamaması nedeniyle 14/06/2013 son ödeme tarihli 1.716,50 TL lik fatura ve 14/06/2013 son ödeme tarihli 23.869,20 TL fatura gönderildiğini ancak bu dönemlerde mevsim şartları itibariyle elektrik tüketiminin olmadığını, yine davalı tarafından 28/01/2011 son ödeme tarihli 6.024,00 TL elektrik faturası tahakkuk ettirildiğini ve bu faturanın da fahiş olduğunu ayrıca 2011 yılında faturaya konu davacıya ait taşınmazın dava dışı …’ın kullanımında olduğunu belirterek davacının davalıya 14/06/2013 son ödeme tarihli 1.716,50 TL ,14/06/2013 son ödeme tarihli 23.869,20 TL ve 28/01/2011 son ödeme tarihli 6.024,00 TL elektrik faturaları nedeniyle borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yapılan tahakkukun usul ve mevzuata uygun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir
Mahkemece, 09/05/2015 tarihli rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş sözkonusu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir .
1-)Somut uyuşmazlık 1716,50 TL , endeks esaslı otomatik dönem tahakkukları ve 6024,00 Tl ve 23.869,20 Tl lik endeks esaslı olmayan ek tahakkuk nedeniyle açılan menfi tespit davası niteliğindedir .
HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise
bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, dava konusu 23.869,20 Tl lik endeks esaslı olmayan ek tahakkuk faturasını, endeks esaslı tahakkuk olarak değerlendirme yaptığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; daha önceki bilirkişi dışında oluşturulacak konusunda uzman üçlü bilirkişi heyetinden, hüküm tesisine ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınması, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı mevcut bilirkişi raporu esas alınarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma kapsamına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazları bu aşamada incelenmemiştir .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz,1. Bentde temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüne, 2. Nolu bentde öngörülen nedenlerle sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.