Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/16037 E. 2017/4768 K. 05.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16037
KARAR NO : 2017/4768
KARAR TARİHİ : 05.04.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı şirketin faaliyet gösterdiği işyerinde kaçak elektrik kullandığının tutanakla belirlendiği halde tahakkuk eden kaçak elektrik bedelini ödemediğini, tarife uyarınca davalıdan 391.915,77 TL alacaklı olduklarını, davalının konuyla alakalı açmış olduğu menfi tespit davası sonucunda Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/303 esas sayılı davasının müvekkili lehine sonuçlanarak kesinleştiğini, müvekkilinin davalı aleyhine yapmış olduğu icra takibine itirazın iptal hususunda açmış oldukları Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/242 esas sayılı dosyasının takip edilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden bahisle kaçak elektrik tüketiminden doğan toplam 391.915,77 TL’nin son ödeme tarihinden dava tarihine kadar gecikme zammı ve asıl alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ve KDV’si ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; zamanaşımı def’inde bulunmuş esasa ilişkin olarak ise bu davanın açılmasından önce aynı konuda yapılan yargılamalar sırasında Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/70 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu, müvekkil şirket yetkilisi hakkında açılan ceza davası sonucunda alınan beraat kararının kaçak kullanımın söz konusu olmadığının kanıtladığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi ek raporuna göre, davacının davalıdan dava tarihi itibariyle 126.670,07 TL kaçak elektrik bedeli ve 223.592,36 TL de işlemiş faiz olmak üzere toplam 350.262,43 TL alacağının bulunduğu, KDV talebinin ise yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 350.262,43 TL’nin asıl alacak olan 126.670,07 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yıllık avans faizi yürütülmek suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacı kaçak elektrik kullanımı sonucu düzenlenen fatura miktarına KDV eklenmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Uyuşmazlık, haksız eylem niteliğindeki kaçak elektrik kullanımına dayalı tazminat alacağına Katma Değer Vergisi (KDV) eklenip eklenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ilgili yasal mevzuatın irdelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK)’nun 1.maddesinin 1 ve 2. fıkralarında; “her türlü mal ve hizmet ithalatı” ile “diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler”in katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra; aynı Kanunun 2.maddesinin 3.bendinde; “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımlar da” mal teslimi olarak kabul edilmiştir.
Sözü edilen Kanunun 5.maddesinde yer alan “vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır.” hükmü ile “hizmet sayılan haller” düzenlenmiş; Kanunun 10.maddesinin (g) bendinde “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi” vergiyi doğuran olay olarak kabul edilmiştir.
Verginin matrahını düzenleyen “teslim ve hizmet işlemlerinde matrah” başlıklı 20.maddesinde de “belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedeli Katma Değer Vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Elektrik faturalarından alınması gereken katma değer vergisinin (KDV) düzenlendiği Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği’nin 9.maddesinde; tarife tespitinde yer almayan ve elektrik enerjisi tüketiminin kwh`ı başına tahsil edilmesi gereken ve Kanunlarla belirlenmiş olan vergi (Belediye Tüketim Vergisi, Katma Değer Vergisi ve bunun gibi) resim ve harcın, teşekkül veya şirket tarafından ayrıca faturalara ilave edilerek tahsil edileceği, düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, davacı kurum sözleşme yapmak ve böylece karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmuş bulunmaktadır. Davalı taraf ise, sözü edilen hizmetten sözleşme vasıtasıyla yararlanacağı yerde böyle bir sözleşme yapmaksızın (ve belki de bunu istemeksizin) karşılıksız ve kaçak olarak elektrik enerjisinden yararlanmış bulunmaktadır.
O halde, taraflar arasında dürüstlük ilkesine uygun olarak “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmeli ve davacı idarenin bu gibi durumlara ilişkin olarak belirlediği kurallara uygun bedelin davalı tarafından ödenmesi gerekir. Bu sonuç için sunulan edimden davalının sadece yararlanmış olması gerekli ve yeterli görülmelidir.
Öte yandan davacı idarenin sunduğu elektrik hizmetinden yararlanan kişi (davalı); nedensiz zenginleşme, haksız eylem veya vekaletsiz iş görme koşullarının gerçekleştiğinin ispatı gerekmeksizin idarenin “yönetmelik veya tarife” hükümlerine uygun olarak istediği bedeli ödemek zorundadır. O kadar ki; borçlunun (davalının), zenginleşmesinin istenilen bedelden daha az olması veya alacaklının (davacının) savunulduğu kadar fakirleşmemiş bulunması istenilen bedelin miktarını etkilemeyecektir (YHGK.nun 20.12.2000 gün ve 2000/3-1803-1813 E., K.; 13.02.2002 gün ve 2002/3-100-68 E., K. sayılı ilamları).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Yukarıda da izah edildiği üzere, konuya ilişkin yasal mevzuat uyarınca kaçak kullanım bedeline KDV eklenmesi yasal bir zorunluluk olduğuna ve taraflar arasında sözleşme benzeri bir ilişki kurulduğuna göre, davalının kaçak kullanımından da bu çerçevede sorumlu olduğu açıktır.
Aksine bir yaklaşımla, kaçak elektrik kullanımında KDV alınmayacağının kabulü halinde, sözleşme yaparak dürüst davranan ve normal tüketime ilişkin tarifeye göre ödeme yapan kişilerin aleyhine, kaçak elektrik kullanan kişiler lehine bir sonuca yol açılarak, kaçak kullananlar korunmuş ve kaçak kullanım teşvik edilmiş olur ki, bunun kabulü mümkün değildir.
Sonuç itibariyle; usul ve yasaya uygun bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisi gerekirken dosya içeriği ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu 20.madde hükmü ve kaçak tüketim tahakkukunda KDV hesaplaması yapılması gerektiğini vurgulayan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 tarih, 2011/7-690 Esas-2011/617 Karar sayılı ilamına aykırı hüküm tesisi isabetsiz olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir .
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenle davalı tarafın tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.