Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/15405 E. 2016/13376 K. 24.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15405
KARAR NO : 2016/13376
KARAR TARİHİ : 24.11.2016

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı abone hakkında ödenmeyen elektrik borcu için icra takibine başlanıldığını, davalı borçlunun haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalının dava konusu elektrik sayacının bulunduğu lojmanda kullanmış olduğu elektrik borcunu zamanında ödediği, 2008 yılında lojmandan ayrıldığı, bu tarihten sonra lojmanda başkasının oturduğu, davalı ile davacı şirket arasında abonelik sözleşmesinin bulunmadığı, böyle bir sözleşme var idiyse bile bu sözleşmenin dosyaya sunulmadığı, genel ilkeler göz önüne alındığında davalının kullanmadığı elektrikten sorumlu olmayacağı, kullanılmayan elektrikten sorumlu olunulması için bunun taahhüt edilmesinin gerekli olduğu, böyle bir taahhüdün abonelik sözleşmesinde bulunabileceği ancak sözleşmenin dosyaya sunulmadığı, davalının itirazında haklı olduğu, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve Mersin 7. İcra Müdürlüğünün 2011/6795 Esas sayılı takip dosyasındaki takibin iptaline, asıl alacağın %20’si olan 432,81 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava ödenmeyen elektrik borcu nedeniyle davalı hakkında yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Somut olayda; taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Eldeki davada, mahkemece; dava konusu hakkında mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır. Söz konusu bilirkişi, dava konusu elektrik aboneliği ve bu abonelik nedeniyle tahakkuk edilen bedel konusunda rapor hazırlamaya ehil ve yeterli değildir. Uzman bilirkişi tarafından, dava konusu bedelin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece dava dosyasının, önceki bilirkişi dışında, dava konusu hakkında uzman olan mühendis bir bilirkişiye verilerek, yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.