YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15244
KARAR NO : 2015/20324
KARAR TARİHİ : 15.12.2015
MAHKEMESİ : ERZİNCAN AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2015
NUMARASI : 2014/225-2015/275
Taraflar arasındaki iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2009 yılında boşandıklarını, boşanma neticesinde müşterek çocuklar 11 yaşındaki Hayrunnisa ile 7 yaşındaki Hanife’in velayetlerinin davacı anneye verildiğini ve müşterek çocuklar için iştirak, davacı için de yoksulluk nafakalarına hükmedildiğini, nafaka artırımı neticesinde davacı için yoksulluk nafakasının aylık 300 TL’ye; müşterek çocuklar için iştirak nafakalarının ise aylık 150’şer TL’ye yükseltildiğini, çocukların büyümesi, ihtiyaçlarının artması, aradan geçen süre ve davalının ekonomik durumundaki düzelme nedeniyle hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, aylık 150’şer TL’lik iştirak nafakalarının aylık 250’şer TL’ye; aylık 300 TL’lik yoksulluk nafakasının ise aylık 500 TL’ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; nafaka artışını gerektirir koşulların oluşmadığını, kredi borcu olup aylık 1.300 TL kredi ödemesi olduğunu, maaş bordrosu da incelendiğinde görüleceği üzere borçları mahsup edildikten sonra kendisine asgari ücretin altında bir meblağın kaldığını, mahkemece artış yapılacak ise ÜFE oranında artışa hükmedilmesi gerektiğini, davacının babasının birden fazla taşınmazı olup, bunlardan kira geliri elde ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuklar Hayrünisa ve Hanife için hükmedilen aylık 150’şer TL’ lik iştirak nafakalarının dava tarihinden itibaren aylık 200’er TL’ye yükseltilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı için talep edilen yoksulluk nafakasının arttırılması talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Türk Medeni Kanunu’nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.
Dosya içeriğinden; tarafların 2007 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, anlaşma ile boşanma ilamında davacı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, 2012 yılında yapılan nafaka artışı ile 200 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 300 TL’ye yükseltildiği, nafaka artırım kararının 25.09.2012 tarihinde kesinleştiği ve temyize konu iş bu davanın ise, 18.04.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Tarafların dosyada mevcut sosyal ekonomik durumlarına ilişkin araştırma sonuçları incelendiğinde ise, davacının ev hanımı olup geliri bulunmadığı, üç çocuğu ile birlikte ikamet ettiği;davalının ise belediyede çalıştığı ve aylık 2.500 TL geliri bulunduğu, 450 TL kira ödemesi olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları).
Nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; nafaka TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
O halde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, yoksulluk nafakasında artışın yapıldığı tarihten itibaren geçen süreçte paranın satın alma gücünün azaldığı hususları gözetilerek, yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun olarak TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yoksulluk nafakasına ilişkin artırım talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.