YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15131
KARAR NO : 2015/20792
KARAR TARİHİ : 22.12.2015
MAHKEMESİ : CEYHAN AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2015
NUMARASI : 2014/801-2015/428
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalı kızı için Ceyhan Aile Mahkemesi’nin 2008/531 esas, 2009/299 karar sayılı ilamı ile aylık 400 TL yardım nafakasına hükmedildiğini ancak davalının eğitim hayatının sona erdiğini ve kendisinin de emekli olması nedeniyle gelirinin düştüğünü belirterek, yardım nafakasının öncelikle kaldırılmasını, bu talepleri kabul edilmediği takdirde yardım nafakasının uygun bir miktara indirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin halen üniversite öğrencisi olarak eğitimine devam ettiğini, davacının ekonomik durumunun kötüleştiğine ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının diş hekimi olduğunu ve emekli olduktan sonra özel muayenehane açarak gelirini daha da artırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının emekli olup sağlık durumu nedeni ile serbest mesleğini kısmen icra etmekte oluşu, yine emekliliği nedeni ile döner sermayeden mahrum oluşu gözetilerek aylık 400 TL yardım nafakası miktarının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 200 TL ye indirilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, yardım nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir.
TMK.’nun 328/2.maddesinde; “Çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler”,
TMK.’nun 364/1.maddesinde; “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür”,
TMK.’nun 365/2 maddesinde; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir” düzenlemeleri yer almaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; “…yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği…” vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.’nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Somut olayda; davalının Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kıbrıs Kampüsü’nde öğrenci olduğu, davacının ise emekli diş hekim olduğu ve emekli olduktan sonra muayenehane açtığı, emekli maaşının aylık 2.000 TL ve sosyal ekonomik durum araştırma tutanağında belirtilen muayenehane gelirinin 1.500 TL olduğu, yanında bir işçi çalıştırdığı ve 1.300 TL ücret ödediği, üniversite öğrencisi olan diğer iki kızına da toplam 700 TL yardım nafakası ödediği, davalının annesinin ise serbest avukat olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; nafakanın niteliği, davalının eğitim durumunun devam etmesi ve geçinmesi için gerekli nafaka miktarı ile davacı babanın sosyal ekonomik durumu göz önüne alındığında, nafaka miktarında yapılan indirimin fazla olduğu ve TMK’nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olmadığı açıktır.
Hal böyle olunca mahkemece; nafaka miktarında makul oranda indirim yapılması gerekirken, yukarıda belirtilen ilke ve esaslara aykırı olacak şekilde yanılgılı değerlendirme sonucu fazla miktarda indirim yapılması doğru görülmemiş, hakkaniyete uygun makul bir indirim yapılması için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.