YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14141
KARAR NO : 2015/20550
KARAR TARİHİ : 17.12.2015
MAHKEMESİ : BURSA 5. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2015
NUMARASI : 2014/1118-2015/566
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 41 yıllık evli olduğunu, evlilikleri boyunca davalının müvekkiline gereken değeri vermediği, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği, son 12 yıldır aynı evin içinde müvekkilinden ayrı yaşadığı kocalık vazifelerini layıkıyla yerine getirmediği, yaklaşık bir yıl önce davacıyı evden kovduğu, davacının kızının ve damadının yanına sığındığı, geliri olmadığını belirterek aylık 600 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabında; davacının hiçbir neden yokken evi terkettiğini, davacı ile evliliğinin başından beri fikren ve ruhen anlaşamadıklarını, davayı evden kovmadığını, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; dinlenen davacı tanıklarının, davacı kadının kızı Nazife Bayraktar’ın evinde 2-3 hafta kaldığını, davalı erkekle geçinemediğini söyleyerek diğer kızı ve damadının evinde kalmaya başladığını, onların çocuklarına baktığını beyan ettikleri, davacının TMK. 197. madde de sayılan hallerin varlığını, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği ve ailenin huzurunun ciddi biçimde tehlikeye düştüğü ya da haklı sebep olmaksızın davalı erkeğin birlikte yaşamaktan kaçındığı veya ortak hayatın olanaksız hale geldiğini ispatlayamadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir.
TMK’nun 195.maddesi gereğince, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı Yasa’nın, 197.maddesine göre; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK. md. 186/son).
Somut olayda davacı tarafın ayrı yaşamada haklılık olgusuna dayalı olarak eldeki davada tedbir nafakası isteminde bulunduğu, yargılama esnasında dinlenen davacı tanığı Y.. U..’ın beyanında; “davacının kendisini telefonla arayarak eniştesinin kendisini evden kovduğunu, Bursa’daki kızının yanına gitmek istediğini, onların da torununa bakabileceğini söylediklerini ilettiğini, müşterek konutu, eşinin kendisini kovması nedeniyle terkettiğini söylediğini bildirmiş, diğer davacı tanığı (damadı) ise; baldızının evinde bir süre çocuk bakan davacının, daha sonra kendi evlerinde kalmaya başladığını, ayrı yaşamaya başladıktan sonra eşinin para göndermediğini, davalı tanığı, tarafların kızı Nazike beyanında, bir süre çocuğuna bakması için annesinin yanına geldiğini, daha sonra babasıyla tartıştıklarını söyleyip ablasının yanına geçtiğini, bir süredir evlerinde birbirleriyle konuşmadıkları, ayrı odalarda yaşadıklarını beyan etmiştir.
Dinlenen tanık beyanlarına göre, davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun (41 yıllık evlilikten sonra davacının nedensiz olarak evini terketmeyeceği de gözönüne alınarak) kabulü gerekir.
Ayrı yaşamakta haklı olan davacı kadın için; davacının geçimi için gerekli davalının geliri ile orantılı olacak şekilde TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, uygun bir miktar tedbir nafakasına hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.