Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/13400 E. 2015/18484 K. 19.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13400
KARAR NO : 2015/18484
KARAR TARİHİ : 19.11.2015

MAHKEMESİ : HANİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2014
NUMARASI : 2013/2-2014/114

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; 20.07.2009 tarihinde davalıya ait elektrik direğinden çıkan yangın nedeniyle müvekkilin meyve ağaçlarının zarar gördüğünü, zararın tespiti için yapılan başvuru sonucu İlçe Tarım Müdürlüğünce tespit yapıldığını, tespitte müvekkilinin toplam zararının 29.156,40 TL olarak belirlendiğini ancak raporda zarar gören ağaç sayısının ve ağaçlardan elde edilebilecek yıllık gelirin eksik hesaplandığını, bu yönüyle tespit raporunu kabul etmediklerini belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, toplam 29.156,40 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 24.11.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 33.587,44 TL artırarak toplam 62.743,84 TL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; yangının çıkmasında müvekkiline atfedilecek her hangi bir kusur olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 60.392,70 TL tazminatın olay tarihi olan 20.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından yapılmış, yangında zarar gören ağaçların sayılarına ilişkin olarak, 01.12.2009 tarihli tespit raporu ile hükme esas alınan 10.11.2010 tarihli bilirkişi raporu arasında farklılık bulunduğu, farklılık giderilmeden karar verilmesinin ve ağaçların getirebileceği ürün esasına göre düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılıp karar verilmiş olmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, 4. Hukuk Dairesi’nin 31.10.2012 tarih, 2012/5754 E.; 2012/15832 K. sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, davanın kabulü ile 62.743,84 TL tazminatın olay tarihi 20.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili cihetine gidilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; enerji nakil hattından kaynaklanan yangın nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Somut olayda, ilk kararda (bozmadan önce) davanın kısmen kabulü ile 60.392,70 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi hükmü davalı yararına bozmuş, bozmaya uyan mahkeme, bu defa davanın kabulü ile 62.743,84 TL tazminatın davalıdan tahsili yönünde hüküm tesis etmiştir.
Oysa ki; aleyhe hüküm verme yasağı nedeniyle, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay’ın, temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan mahkeme, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla aleyhine bir hüküm veremez.
Hal böyle olunca mahkemece; bozmadan önceki kararın, davalı tarafça temyiz edildiği, ilk kararda hükmedilen miktarın (60.392,70 TL’nin), davalı yararına kazanılmış bir hak oluşturduğu göz önünde bulundurularak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde davacı lehine bozmadan önceki kararda hükmedilen miktardan fazla bir tazminata (62.743,84 TL) hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Diğer taraftan, Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararında gösterilen şekilde araştırma yapmak ve bozma kararında belirtilen hukuki esaslar doğrultusunda hüküm vermek zorundadır.
Temyize konu davada mahkemece; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiş, tespit raporu ile yargılama sırasında alınan raporlar arasındaki çelişkiler giderilmemiş, yangın sırasında zarar gören ağaç sayısı tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmemiş, bozma ilamında belirtilen hesaplama yöntemi doğrultusunda zarar hesabı yaptırılmamıştır.
Zira; 01.12.2009 tarihli tespit raporunda; yangında 27 kök badem ağacı, 18 kök ceviz ağacı, 9 armut ağacının zarar gördüğü belirtilerek, toplam zararın 29.156,04 TL olduğu belirlenmişken, yargılama sırasında görüşüne başvurulan ziraat mühendisi bilirkişi, 14.08.2009 tarihli raporunda; 15 adet kök badem ağacı, 14 kök fıstık, 28 kök ceviz, 4.304 dekar bağ alanı, 20.534 dekar arpa alanının uğradığı toplam zararın 48.338,87 TL olduğunu bildirmiş, 10.11.2010 tarihli bilirkişi raporunda ise davaya konu taşınmazda dikili bulunan ve yanan meyveli ve meyvesiz ağaçların zararının 60.392,70 TL, taşınmazın bir kısmında bulunan arpa ürünü ile samanın parasal değerinin 2.351,14 TL olduğu, toplam zararın 62.743,84 TL olduğu rapor edilmiştir. Bozmadan sonra üçlü bilirkişi heyetinden alınan 10.03.2014 tarihli raporda, yanan tarlanın bahçe olarak değerinin 42.703,20 TL, tarlanın zemin değerinin 9.594,00 TL, ağaçların toplam zararının 33.109,20 TL olduğu, 18.06.2014 tarihli ek raporda ise, yanan tarlanın bahçe olarak değerinin 162.734,98 TL, zemin değerinin 35.452,94 TL; mütemmim cüz değeri olan söğüt ve kavakların değerinin 1.800,00 TL, ağaçların toplam zararının 129.082,04 TL olduğu rapor edilmiştir.
Görüldüğü üzere, hem İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından hazırlanan tespit raporu ile yargılama sırasında alınan raporlar arasında, hem de yargılama sırasında bozma öncesi alınan raporlarla, bozma sonrası alınan raporlar arasında çelişki bulunmaktadır.
Mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmeden, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden, yangında zarar gören ağaçların sayısı hiç bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmeden karar verilmiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, öncelikle tespit raporunu hazırlayan bilirkişileri dinlemek ve yangında zarar gören ağaçların türünü ve sayısını tam olarak saptamak, ardından, 31.10.2012 tarihli bozma ilamında belirtilen yönteme uygun olarak, davacının zararının belirlenmesi için önceki bilirkişiler dışındaki bilirkişilerden oluşturulacak üçlü bilirkişi heyetinden, raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde denetime elverişli rapor alıp, aleyhe hüküm kurma yasağını da göz önünde bulundurarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.