YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13240
KARAR NO : 2015/16396
KARAR TARİHİ : 22.10.2015
MAHKEMESİ : EDİRNE AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2014
NUMARASI : 2014/53-2014/195
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının boşandıklarını, tarafların müşterek iki çocuğunun velayetinin müvekkiline verildiğini, çocuklar için aylık 200,00’er TL nafakaya hükmedildiğini, ödenmekte olan nafakanın çocukların ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını belirterek; nafakaların her bir çocuk için 300,00’er TL artırılarak, 500,00’er TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davanın Kırklareli Aile Mahkemesinde açılması gerektiğini savunarak, yetki itirazında bulunmuş, boşanma kararından çok kısa bir süre sonra eldeki davanın açıldığını, bu süreçte ekonomik durumunda herhangi bir iyileşmenin olmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiş, boşanma kararında nafaka artırım oranına dair bir karar verilmediğini bildirerek, artırımın yıllık ÜFE oranında olması yönünde hüküm tesis edilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu, delillerin toplandığı, toplanacak başkaca delil bulunmadığı gerekçesiyle dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davanın kısmen kabulü ile ödenmekte olan 200,00’er TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 40,00’ar TL artırılmasına, davalının yetki itirazının ve nafakanın ÜFE oranında arttırılması isteminin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ile davalı asil tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir.
Somut olayda mahkeme; davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu gerekçesiyle dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde işin esasına yönelik karar vermiştir.
Bu bağlamda temyize konu öncelikli uyuşmazlık; taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinde yapılan incelemeyle davanın esasına yönelik karar verilip verilemeyeceği hususunda toplanmaktadır.
Savunma hakkı Anayasada güvence altına alınmış haklardandır. Buna göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. (1982 Anayasası m. 36)
Karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 27.maddesi hükmüne göre, davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının tarafların açıklamalarını dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır.
O halde hakim, tarafları dinlemeden, açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için onları kanuna uygun biçimde duruşmaya davet etmeden karar veremez. (YHGK 2009/52 E., 2009/105 K.)
HMK’nın 297/1-c bendine göre mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalar ile bunlardan çıkarılan sonuçlar ve hukuki sebeplerin bulunması gerekir. Bunun için de tarafların duruşmaya davet edilip, dinlenmeleri gerekir.
Her ne kadar HMK’nın 320/1.maddesinde, taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar verileceği belirtilmiş ise de; bunun ancak ön inceleme aşamasında ve mümkün olan hallerde olduğu belirtilerek, uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir.
HMK’nın 137. maddesinde; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, ön incelemede dava şartlarının ve ilk itirazların inceleneceği, uyuşmazlık konularını tam olarak belirlenip, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemlerin yapılacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onların sulhe teşvik edileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez. Dosya üzerinden karar verilmesi mümkün olan ön inceleme işlemleri, dava şartları ve ilk itirazlardır.
Dava şartları ve ilk itirazlarda eksiklik yoksa diğer ön inceleme işlemleri için duruşma açılmalıdır. Dava şartları ve ilk itirazlar dışında ön inceleme işlemlerinin duruşmalı olarak incelenmesi, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra gerekli görülmesi halinde tarafların tahkikat için duruşmaya davet edilerek davanın esasına yönelik karar verilmesi gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece; dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde yazılı şekilde talebin esasına yönelik karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda belirtilen esaslar ışığında ön inceleme duruşması için bir gün belirleyerek tarafları davet etmek, ardından duruşmada HMK’nın 140. ve devamı maddelerini uygulamak olmalıdır.
Bozma nedenine göre, davacı vekilinin ve davalı asilin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.