YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13222
KARAR NO : 2015/19822
KARAR TARİHİ : 08.12.2015
MAHKEMESİ : ADANA 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2015
NUMARASI : 2014/1003-2015/481
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davacı ile aralarında görülen boşanma davası ile davacı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakası hükmedildiğini ancak davalının 13/08/2013 tarihinden itibaren sigortalı bir işte asgari ücret ile çalışmaya başladığını be yoksulluğunun ortadan kalktığını belirterek, davalı için hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili davacının geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kaldığını ancak aldığı asgari ücret seviyesindeki gelirin müvekkilini yoksulluktan kurtarmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının çalıştığı ve SGK hizmet döküm belgesine göre 1.313,64 TL ücret aldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
Tarafların sosyo-ekonomik durumlarının araştırmasından; davacının bir eczanede kalfa olarak çalıştığı, aylık 250 TL kira gideri bulunduğu, yeniden evli ve bir çocuğu olduğu, davalının ise bir şirkette asgari ücret ile çalıştığı, SGK hizmet döküm belgesinde 1.313,64 TL olarak gösterilen ücretin davalının net ücreti olmayıp prime esas brüt kazanç olduğu ve davalının aylık 375 TL kira ödediği anlaşılmaktadır.
Yargıtay HGK.nun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. HGK.nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması,” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 07.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları).
Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
O halde; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı, ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alındığında nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.