Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/13174 E. 2015/19824 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13174
KARAR NO : 2015/19824
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2015
NUMARASI : 2015/159-2015/414

Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; müşterek çocuk Elif Şula için Eskişehir 2. Aile Mahkemesi’nin 2011/241 E., 2011/780 K. Sayılı ilamı ile hükmedilen iştirak nafakasının aradan geçen zaman içerisinde müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını belirterek; iştirak nafakasının aylık 750,00 TL’ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; geçimini günlük yevmiye karşılığında tarım işçisi olarak sağladığını ve talep edilen nafakayı ödeyecek bir geliri olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk lehine takdir edilen 140,00TL iştirak nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere 200,00TL ye çıkarılmasına, Fazlaya ilişkin istemin reddine, Takdir edilen nafakaların dava tarihinden 1 yıl sonra başlamak üzere TÜİK tarafından açıklanan (TÜFE+TEFE)/2 oranında artırılarak uygulanmasına, karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
TMK. 182/2.maddesine göre; “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır”.
Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur” (TMK. 330/1).
İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir.
Taraflar hakkında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasından, davacının ev hanımı olduğu, davalının davalı babanın ise babası ile birlikte yaşadığı ve babasının bakımın ile ilgilendiği, nüfus kaydına göre ise evli ve üç çocuklu olduğu (müşterek çocuk hariç), küçükbaş hayvanlardan başka geliri olmadığı ve ücret karşılığı çalışmadığı tespit edilmiştir.
Eşlerin iştirak nafakası yükümlülüğü asıldır. Gelirinin olmadığının saptanması nafaka ya da nafaka artırımı isteminin reddini gerektirmez. Tarafların çalışarak çocuğuna nafaka ödemek zorunluluğu vardır. Bu kapsamda yapılan kolluk araştırmasına göre davalı babanın ücret karşılığı çalışmadığı tespit edilmiş olsa da köy yaşantısı gereği tarım ve hayvancılıktan elde ettiği gelirinin bulunduğu anlaşılmakta olup, davalı babanın en azından asgari ücret seviyesinde gelir elde ettiğinin kabulü ile çocuklarına bakmakla yükümlü olduğu açıktır.
Bu durumda, mahkemece yukarıdaki ilke de gözetilerek, ilk nafakaya karar verildiği tarihten dava tarihine kadar yaklaşık 4 yıllık bir sürenin geçmiş olduğu da gözetilerek; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde biraz daha yüksek miktar iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile müşterek çocuk için iştirak nafakasında az miktarda artırım yapılması doğru görülmemiştir, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları gözönünde bulundurularak “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” oranında artışına hükmedilmesi gerekirken mahkemece, TÜİK tarafından açıklanan (TÜFE+TEFE)/2 oranında artırılmasına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.