Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/13023 E. 2015/14813 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13023
KARAR NO : 2015/14813
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : SİVEREK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2013/54-2013/599

Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin elektrik çarpması sonucu yaralandığını, bu olayla ilgili olarak müvekkilin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/748 Esas sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası açtığını, bu ek davayı da ek maddi tazminat talebi ile açtıklarını, elektrik konusunda idari kurumların ağır özen yükümlülüğü doğuran bir hizmet yürüttüklerini, yaptıkları iş gereği her türlü önlemi almalarının gerektiğini, ceza dosyasındaki hususlardan da anlaşılacağı üzere davalı kurumun üzerine düşen ağır özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve tam kusurlu bulunduğunu, müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, tazmin borcunu doğuran eylemin davalı kurumun tedbirsizliği ve haksız fiili nedeniyle meydana geldiğini ileri sürerek, 24.000,00TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız fiiller için öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, iddia edilen olayın 2001 tarihinde olduğunu, bu sebeple davanın zamanaşımından reddinin gerektiğini, olayın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kastı ve kusurunun bulunmadığını, olayda kazazedenin kendisinin kusurlu olduğunu, göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermeyerek ve de normal bir bireyin davranışlarını sergilemeyerek olayın meydana gelmesine kusuru ile sebebiyet verdiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, eylemin 01.04.2001 yılında meydana geldiği, haksız fiillerde zamanaşımını düzenleyen 6098 sayılı Kanunun 72. maddesinde 2 yıl ve herhalde 10 yıllık zamanaşımı süresinin düzenlendiği, ayrıca Ceza Kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngören cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa bu zamanaşımının uygulanacağının belirtildiği, meydana gelen eylem nedeniyle ceza zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, daha uzun zamanaşımı süresi bile dikkate alındığında dava tarihi itibariyle açılan bu ek davaya ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.03.2013 tarih 2012/4-824 Esas- 2013/305 Karar sayılı kararında ıslahla arttırılan maddi tazminat talebine ilişkin olarak zamanaşımı süresinin dikkate alınması gerektiğinin belirtildiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davacının 01.04.2001 tarihinde elektrik çarpması sonucu yaralandığı hususunda bir çekişme bulunmamaktadır. Bu olay ile ilgili davacı, mahkemenin 2009/748 Esas sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat talepli dava açmış, söz konusu dosyada Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi’nden alınan 01.03.2011 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporu’nda davacının özür oranı %6 olarak tespit edilmiş, bu rapor doğrultusunda davacı için 15.962,66TL maddi tazminat miktarı belirlenmiştir. Söz konusu dosyada mahkeme 15.05.2012 tarihli celsede, daimi iş gücü kaybının tespiti için Adli Tıp Kurumundan 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 16/2 maddesi c bendi uyarınca ya da SSK Sağlık Hizmetleri Tüzüğü hükümlerine göre Üniversite Hastanelerinden rapor alınması gerektiğinden davacının Gaziantep Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edilerek anılan yasal düzenlemeye göre maluliyet raporunun düzenlenmesinin istenmesine karar verilmiştir. Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi tarafından düzenlenen 28.08.2012 tarihli raporda, davacının sürekli özür durumu %15 olarak tespit edilmiştir. Söz konusu rapor dosya içerisine 21.11.2012 havale tarihi ile girmiş, davacı vekiline 10.01.2013 tarihli celsede tebliğ edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 72/1 maddesi “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde, fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır” hükmünü ihtiva etmektedir. Madde metnine göre, gerek TBK’nun 72/1. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin gerek ceza kanunları gereğince öngörülen uzamış ceza zamanaşımı süresinin, zararın ve failin öğrenilme tarihinden başlayacağı hususunda duraksama bulunmamaktadır.
Bu noktada; “zararın öğrenildiği tarihin” belirlenmesinde yarar vardır.
Zarar görenin zararı öğrenmesinden amaç, zararın mahiyeti(kapsamı) ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, davayı ciddi ve objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olmasıdır.
Özellikle, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşmaktadır. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlarda zamanaşımı süresinin başlangıcı, olay tarihi ya da tazminat sorumlusu ile zararın öğrenilme günü değil, sürekli sakatlığa ilişkin, kesin raporun ortaya çıktığı ve öğrenildiği tarihtir. Zamanaşımının, sürekli sakatlığa ilişkin kesin raporun öğrenilmesinden sonra işlemeye başlayacağı kabul edilmelidir.
Davacı taraf, meslekte kazanma güç kaybına ilişkin Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi tarafından düzenlenen 28.08.2012 tarihli raporu, 10.01.2013 tarihinde öğrenmiş, iş bu davayı 15.01.2013 tarihinde açmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacının talebinin zamanaşımına uğramadığı gözetilerek, davanın esası hakkında taraflardan delilleri sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.