YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12552
KARAR NO : 2015/19818
KARAR TARİHİ : 08.12.2015
MAHKEMESİ : BİNGÖL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2015
NUMARASI : 2012/179-2015/72
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin murisi Musa dava dışı Sancak Belediyesi’nde çalıştığını, 24/10/2011 tarihinde belediyeye ait içme suyu şebekesindeki arızanın tamiri için görevlendirildiğini ve olay yerinde yaptığı kontrolde arızanın şebekeye elektrik sağlayan trafo direğinden kaynaklandığını tespit etmesi üzerine davalı kurum çalışanını arayarak trafodaki elektriği kesmesini istediğini ve bu kişinin elektriği kestiğini söylemesi üzerine trafo direğine çıktığını ancak elektrik kesilmemiş olduğu için akıma kapılarak hayatını kaybettiğini belirterek, murislerinin desteğinden yoksun kalan müvekkilleri lehine 21.500,00 TL maddi tazminat ile 37.500,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle bu talebini maddi tazminat yönünden 6.935,00 TL arttırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, söz konusu trafonun kurumlarına ait olmadığını, müteveffa işçinin talebi üzerine olay günü Sancak hattındaki elektriğini kesildiğini, oysa müteveffanın çalışma yaptığı bölgenin farklı bir ana hattan elektrik aldığını, bu yanılgının müteveffanın kusuru olduğunu, kaldı ki müteveffa işçinin belediyede şoför olarak çalıştığını ve elektrik alanında hiçbir uzmanlığı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, davacılara Sosyal Güvenlik Kurumunca bağlanan peşin sermaye değerli gelirin davacıların destek zararını karşıladığı, bu kapsamda davacıların maddi zararının yalnızca cenaze ve defin gideri ile sınırlı olduğu gerekçesiyle 6.050,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, manevi tazminat istemi yönünden ise davacı A.. B.. için 5.000,00 TL, davacı Savaş, Barış, Delil için 1.500’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. Maddesi (6098 satılı Türk Borçlar Yasası’nın 56/2.maddesi) gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K’nun 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tesbit etmelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ( Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları )
Dava konusu olayda, manevi tazminat yönünden; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, olayın niteliği, vehameti davacılar üzerinde oluşturduğu elem ve ızdırabın fazla olması, günün ekonomik koşulları nazara alındığında manevi tazminat miktarı az olarak tayin olunduğu açıktır.
İşte bu nedenlerledir ki, taktir olunacak manevi tazminatın uygun oranda ve daha yüksek şekilde tayin ve taktiri gerekecektir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.