YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12546
KARAR NO : 2015/19798
KARAR TARİHİ : 08.12.2015
MAHKEMESİ : BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2014
NUMARASI : 2011/422-2014/527
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; davacıların dedesi İsmail kendisine ait evi davacıların babası olan muris Selahattin devrettiğini, Selahattin babalarının kendisine devrettiği evdeki hisselerine karşılık kardeşleri olan davalılara 263 ve 365 parsel numaralı taşınmazları devrettiğini, davalıların 1994 yılında Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/249 esas sayılı dosyasında muvazaa nedeniyle tapu iptal davası açıp harici paylaşımdan dolayı davacının babası Selahattin’e devredilen Ç.Köyü 1064 numaralı parselin satışının iptalini istediklerini bu dava sonuçlanmadan da kendilerine devredilen 263 parsel ile 365 parsel numaralı yerleri 20.01.1995 tarihinde Mehmet Nazmi isimli şahsa satıldığını, 07.05.1996 tarihinde ise Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasının karara çıktığı ve Selahattin yapılan satışın iptaline karar verildiğini verilen kararın davacılar tarafından temyiz edildiğini ve kararın Yargıtay tarafından onandığını, davacıların murisi Selahattin’e verilen taşınmazın satışının muvazaa nedeniyle iptal edilmesinden dolayı davacıların murisi Selahattin tarafından davalılara 1064 sayılı parseldeki hisselerine karşılık verilen 263 ve 365 parsel sayılı taşınmazların devrinin sebebinin de ortadan kalktığını, davalılar lehine sebepsiz zengileşme ortaya çıktığını iddia ederek devri yapılan 263 ve 365 parsel sayılı taşınmazların dava tarihindeki değerine karşılık şimdilik 50.000TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar birlikte vermiş oldukları dilekçeler ile; davacıların vefat eden ağabeyleri Selahattin Aydoğdu’nun çocukları olduğunu, ağabeyleri vefat etmeden önce babaları tarafından intikal eden taşınmazlardan B. ili N. ilçesi Ç. köyü 263 ve 365 nolu parsellerin birer parsel olmak üzere sattıklarını, ağabeylerinin vefatından sonra geriye kalan davacıların bu davayı açtıklarını, belirtilen taşınmazların 1064 parsel sayılı taşınmazla bir alakasının olmadığını, satmış oldukları 834 parselle alakasının olduğunu, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 66. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak açılmış olan davalarda 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi ön görüldüğü, dava tarihi itibariyle bu sürenin geçirildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre zamanaşımı süresi için kanunda 1 ve 10 yıllık süreler öngörülmüştür. Ancak bu sürenin işleyebilmesi için davacı tarafın verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrenmiş olması gerekir. Bu durumda zamanaşımı, davacının dava açmaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlar.
Somut olayda; davacı vekili müvekkilinin davaya konu 1064 no.lu parseli murisinden devralmasına karşılık davalılara 263 ve 365 no.lu parselleri devrettiği, ancak açılan tapu iptal davası ile 1064 no.lu parselin davacı adına olan tapusunun iptal edildiği, bu nedenle davalılara yapılan devrin de sebepsiz kaldığını iddia ederek iş bu davayı açmıştır. Yukarıda yapılan açıklamaya göre davacının, davaya açmaya hakkı olduğunu, 1064 no.lu taşınmazın kendi adına olan tapusunun iptal edildiği kararın kesinleşmesi ile öğrendiği, zamanaşımının da bu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı açıktır.
O halde mahkemece; yukarıdaki açıklamalar ışığında, bahsi geçen tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.