YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12482
KARAR NO : 2015/19855
KARAR TARİHİ : 08.12.2015
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2014
NUMARASI : 2013/698-2014/436
Taraflar arasındaki menfi tespit ve senet iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan M.. K..’ın, davacı iş ortaklığının ortaklarından biri olan, M. Sam İnş.Taah.Mad.Elekt.Tic.Ltd.Şti’nin ortağı ve şirket müdürü olduğunu, davacı iş ortaklığının temsil yetkisinin davalı M.. K..’a verildiğini, 16/09/2013 tarihine kadar görevi devam ettirdiğini, bu tarihte yapılan toplantıda yetkilerini Doruk devrettiğini, bu tarih itibari ile davalı tarafından ortaklığa ait borçlar, yapılacak ödemeler ve ödenecek senetlerin yer aldığı hesabın çıkarıldığını, bunun haricinde borç ödemesinin bulunmadığının tasdik edildiğini, 02/11/2013 tarihinde dava konusu bononun tahsil için verildiği bankanın araması üzerine bu bonodan haberdar olduklarını, bonoda alacaklı olarak davalı şirketin, borçlu olarak da davacı iş ortaklığının gösterildiğini, senedin dayanaksız olduğunu beyan ederek, davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; iş ortaklığı adına açılan davaya muvafakat etmediklerini, iş ortaklığının ortaklarından olan davalı şirketin dava açılmasına izin ve talimatlarının olmadığını, bu sebeple davanın husumetten reddi gerektiğini, adi ortaklık şeklinde olan iş ortaklığının tüzel kişiliğinin bulunmadığını, tüm ortakların oy birliği ile dava açılabileceğini beyan ederek, açılan davanın öncelikle usulden ve gereğinde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı iş ortaklığı, adi ortaklık olup, bu ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı, TBK’nun 624.maddesine göre ortaklığın kararlarının aksine sözleşmede düzenleme yoksa oy birliği ile alınacağı, davalı şirket de iş ortaklığının ortağı olup, davanın açılmasına muvafakatının olmadığını bildirdiği, ortaklığı oluşturan diğer şirketin tek başına dava açamayacağı, bu sebeple açılan davada davacının taraf ehliyetinin bulunmadığı, HMK’nun 114/1-d bendinde düzenlenen dava şartının açılan davada olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı menfi tespit ve senet iptali talebine ilişkindir.
Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı için, taraf ehliyeti de yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık adına, üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğeri aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya dönülecek olur ise; Y. Grup Yapı İnş. Taah.Pyz.Tar.San.İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. ve M. Sam İnş.Taah.Mad.Elekt.Tic.Ltd.Şti davacı iş ortaklığının ortakları olup, eldeki davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi için, bu ortakların birlikte hareket etmeleri gerekir.
Taraf teşkilinin sağlanması açısından bu durumun sağlanması şarttır. Ancak, iş ortaklığını oluşturan ortakların davacı veya davalı tarafta aynı anda birlikte yer almaları gerekmez. Her iki ortağın da, davacı ya da davalı tarafta bulunmaları taraf teşkili açısından yeterlidir. Böylelikle de tüm ortaklar davaya dahil edilmiş olacakları için, taraf teşkili de bu şekilde sağlanmış olacaktır. Aksinin kabulü halinde, davalı şirket hiçbir zaman, kendi aleyhine olarak açılan bu davada, adi ortak sıfatı ile muvafakat vermeyeceği için, davanın görülmesi de hiçbir zaman mümkün olamayacaktır.
Öyle ise makemece, bu ilkeler gözetilerek, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.