Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/12012 E. 2015/20160 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12012
KARAR NO : 2015/20160
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 10. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2015
NUMARASI : 2014/867-2015/60

Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacıya ait çeyiz ve ev eşyalarının davalıda kaldığını, ziynetlerin ise borçların ödenmesi ve ev alınması amacı ile bozdurulduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, 5.000.00 TL alacağın faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; ziynetlerin bir kısmının balayına giderken bozdurulduğunu, kalanını davacının evden giderken götürdüğünü belirterek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, yargılama sırasında davalı tarafından davacıya teslim edilen ev ve çeyiz eşyaları yönünden karar verilmesine yer olmadığına, küçük altınlar yönünden davanın reddine, 11 adet bileziğin rıza dışında bozdurulduğu gerekçesi ile 3.300.00 TL alacağın yasal faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş; anılan hüküm, Dairemiz tarafından; “…davalı taraf düğünde takılan çeyrek altınların davacının rızası ile bozdurulduğunu beyan etmiş ve yargılama sırasında dinlenilen tüm taraf tanıkları da, bu yönde ifade vermişlerdir. Bu itibarla, çeyrek altınların davalı koca tarafından bozdurulduğu kanıtlanmıştır. Öte yandan; gerçekleşen bu durum karşısında ispat yükü kendisine geçen davalı koca, davacı kadının bu altınları iade edilmemek üzere kendi rızası ile verdiğini ispat etmesi gerekecektir. İspat yükü kendisinde bulunan davalı tarafın, dava dilekçesinde, “sair deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayandığının anlaşılması karşısında, çeyrek altınların davacının rızası ile düğün masrafları için bozdurulduğu hususunun ispatı yönünden, davalı tarafa davacıya yönelik olarak yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, bu yeminin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise; HUMK’nun md. 388 (HMK md. 297) gereğince ” Mahkemenin, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında, açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde infazı kabil karar vermesi gerekir.”
Somut olayda, mahkemece hüküm fıkrasında, ziynet eşyalarının bedellerinin tahsiline karar verilmiş, ancak bu ziynet eşyalarının tür ve miktarları açık olarak belirtilmemiştir.
Karar bu hali ile infazı kabil nitelikte bulunmayıp, hüküm fıkrasında tahsiline karar verilen ziynet eşyalarının niteliklerinin ve miktarlarının açık ve net bir şekilde belirtilmesi gerekir. “ gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmuş, davalı yan davacıya yemin teklifinde bulunmuş, davacı da altınların rızası dışında bozdurulduğuna dair yemin etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne; dava konusu ev ve çeyiz eşyaları iade edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına; Davacının ziynet eşyalarına ilişkin talebinin, taleple bağlı kalınarak 11 adet ( 22 ayar 21 gr.) buse bilezik (değeri; 11.191.95 TL) ve davacıya ait olan 22 adet küçük altın ( değeri; 2.002.00.TL ) ‘nin davacı (talebi gözetilerek ) 3.300.00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiş; gerekçede ise toplam 45 adet küçük altın takıldığı, kadının sadece kendisine takılan altınları talep edebileceği belirtilmiştir. Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine.
Ancak, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına, örf ve adete, ülke gerçekleri ile yöresel geleneklere göre evlenme sebebiyle gerek ailelerce ve gerekse yakınlarınca kadına geleceğinin güvencesi olarak takılan ziynet eşyaları (altın vs.) emaneten ( geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece düğünde davacı kadına bağışlanmış sayılır. Aynı biçimde düğünde erkeğe takılan fakat daha sonra koca tarafından eşine (kadına) verilen ziynet eşyaları için de kadının herhangi bir biçimde kabulü söz konusu olmadıkça ve aksi de kanıtlanmadıkça kocanın bu eşyaları eşine bağışladığı kabul edilir.
Somut olayda; aksi iddia ve ispat edilmediğine göre, düğünde erkeğe takılan küçük altınlar da, davalı tarafından davacıya bağışlanmış sayıldığından, bu eşyalar yönünden de talebin kabulüne karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.