YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11927
KARAR NO : 2015/20516
KARAR TARİHİ : 17.12.2015
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2011/732-2013/1157
Taraflar arasındaki velayetin nezi ve nafakanın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin halen davalı ve müşterek çocuk için aylık 500,00 er TL’den toplam 1.000,00 TL nafaka ödediğini, davalının çalışmaya başlaması sonucu nafakaya ihtiyacının kalmadığını, diğer taraftan davalının işe başlaması nedeniyle müşterek çocuğa da iyi bakamadığını belirterek; nafakaların kaldırılmasını, mahkemece, nafakaların kaldırılmasına yönelik talebi yerinde görülmezse nafakanın aylık 150,00 TL’ye indirilmesini, müşterek çocuğa daha iyi bir eğitim ve yaşam imkanı sağlanabilmesi için çocuğun velayetinin de müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; nafakanın kaldırılması/indirilmesi ve müşterek çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemenin 12.12.2013 tarihli ilamla temyize konu kararı kararı verdiği, davalının posta yoluyla mahkemeye gönderdiği 27.12.2013 havale tarihli dilekçe ile nafakanın kendisi yönünden kaldırılmasını kabul ettiği, dilekçenin posta yoluyla gönderilmesi nedeniyle kimlik tespitinin yapılamadığı anlaşılmaktadır.
Çekişmeli yargıda kural olarak “tasarruf ilkesi” geçerli olduğundan; davanın tarafları dava konusu üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Tarafların dava konusu üzerinde tasarrufta bulunmak suretiyle, davaya son verebilecekleri hallerden biri de “kabul” beyanıdır. Kabul; davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir.
Davalının yargılama sırasında sözlü olarak davayı kabul etmesi durumunda; kabul beyanının duruşma tutanağına yazılması; tutanağın kabule ilişkin bölümünün, davalının önünde okunarak imzalatılması; kabul beyanının davalıya okunduğunun ve ondan sonra imzalatıldığının da tutanağa yazılması zorunludur.(HMK m. 154/3-ç) Bu şekil şartlarına uygun olmayan kabul beyanı geçerli değildir. Davalının dilekçeyle yaptığı kabul beyanının geçerli olabilmesi için böyle bir kabul dilekçesinin mahkemeye verildiğinin tutanağa yazılması gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece; davalı tarafından dosyaya posta yoluyla gönderilen davanın kısmen kabulüne yönelik beyan içeren dilekçenin, davalı tarafından verilip verilmediği tevsik edilerek, davalıya, nafakanın kendisi yönünden kaldırılmasını kabul edip etmediği hususu sorulup, alınacak beyan doğrultusunda hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.