YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11336
KARAR NO : 2015/19516
KARAR TARİHİ : 02.12.2015
MAHKEMESİ : ANKARA 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2014
NUMARASI : 2010/129-2014/480
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı aleyhine tahliye ve ecrimisil talebi ile dava açtığını, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/385 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu Mahkemesi tarafından 22/11/2006 tarih ve 2004/385 Esas- 2006/372 Karar sayılı ilamı ile meni müdahale davasının kabulüne, ecrimisil davasının ise kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 18/10/2007 tarih ve 2007/9225-12043 kararı ile bozulduğunu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu 22/04/2008 tarih ve 2008/102 Esas- 2008/167 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiğini,kararın kesinleştiğini, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22/11/2006 tarih ve 2004/385 Esas- 2006/372 Karar sayılı kesinleşmemiş ilamının davalı Şirket tarafından Ankara 32. İcra Müdürlüğü’nün 2007/8344 takip sayılı dosyasından yapılan icra takibine dayanak yapıldığını, yapılan takip nedeniyle icra baskısı altında alacağın tamamının takip dosyasına 01/10/2007, 15/10/2007 ve 06/11/2007 tarihlerinde toplam 7.700,00 TL olarak ödendiğini, alacaklı vekilinin icra dosyasına geçmiş olan 16/11/2007 tarihli talebi ile kiralanan yerin 20/10/2007 tarihinde tahliye olduğunu beyan ederek, alacak yönünden de dosyanın işlemden kaldırılmasını istediğini, takibe dayanak ilamın ortadan kalkması nedeniyle icranın iadesi taleplerinin Ankara 32. İcra Müdürlüğünce reddedildiğini, davacı tarafından yapılan ödemenin “icranın iadesi” yolu ile tahsili imkanının ortadan kalkması ihtimali karşısında, yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat davası yolu ile tahsili istemi dışında başkaca yol kalmadığını, davacı tarafından davalıya yapılan 7.700,00 TL ödemenin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, bununla birlikte taraflarına ödeme yapılmadığını, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/11/2006 tarih ve 2004/385 Esas- 2006/372 Karar sayılı ilamının Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2007/8344 takip sayılı dosyasında takibe konu yapıldığını, takip tarihi itibariyle kararın kesinleşmediğini, davacı ile anılan tarihte yapılan anlaşmaya uygun olarak davacının mecuru kendi isteği ile 20/10/2007 tarihinde tahliye ettiğini, bu nedenle takip dosyasına “alacak yönünden dosyanın işlemden kaldırılması” şeklinde beyanda bulunulduğunu, alacak hakkı saklı tutularak o an için takipten vazgeçildiğini, harcın bu nedenle ödendiğini, davaya dayanak yapılan üç adet makbuzun sahte olduğunu, makbuzlarda adı geçen Av. Hikmet icra takibinde bir yetkisi olmadığı gibi, davalı Şirketin vekili de olmadığını, Av. Hikmet makbuzlardaki imzaların kendisine ait olmadığını, sahte olarak düzenlendiğini beyan ettiğini, talebin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının aynı mahiyetteki icranın iadesi talebinin Ankara 7. İcra (Hukuk) Mahkemesi’nin 27/10/2009 tarih ve 2009/808-1143 sayılı ilamı ile reddedildiğini, aynı taleple bir kez de eldeki davayı açmasının hiçbir yasal dayanağının olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/102 (Eski Esas 2004/385) sayılı dosyası ile Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2007/8344 takip sayılı dosyasında vekil olarak Av. Ö.. Ş..’in ismi ve vekaleti bulunmakta ise de, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, Ankara Barosundan alınan avukatların adreslerine ilişkin kayıtlar, alacaklı vekilinin İcra Müdürlüğüne 16/11/2007 tarihinde “kiralanan yer 20/10/2007 tarihinde tahliye olmuştur, borçlunun haksız müdahalesi ve işgali sona ermiştir, alacak yönünden de dosyanın işlemden kaldırılmasını talep ederim” şeklindeki beyanı birlikte değerlendirildiğinde Av. Ö.. Ş.. ile makbuzlarda ismi bulunan ve çeklerden birisinin tahsil edilerek hesabına yatırılan Av. Hikmet birlikte avukatlık yaptıkları, 32. İcra Müdürlüğünün 2007/8344 sayılı dosyası ile takibe konulan alacağın 7.700,00 TL olarak tahsil edildiği, tahsilatın da Av. Hikmet tarafından yapıldığı kanaati varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, 7.700,00 TL’nin 17/03/2009 tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190)
Ödeme yaptığını iddia eden davacı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Davalı taraf kendilerine yapılan bir ödeme olmadığını belirtmiş, davacı taraf ise söz konusu ödemeyi Av. Hikmet yaptığını iddia etmiştir. Bu durumda ödemeyi davalı adına Av. Hikmet yaptığını ispat yükü davacı taraftadır.
Davacı borçlu, Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2007/8344 takip sayılı dosyası için takip alacaklısı vekiline toplam 7.700,00 TL ödeme yaptığını bildirerek buna ilişkin makbuzlar ve çekler ibraz etmiştir. Davalı vekili ise kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadığını belirtmiştir. Davacının sunmuş olduğu makbuzlarda Av. Hikmet imzası bulunmaktadır.Bu durumda ispat yükü davacıdadır.
Mahkemece 28.03.2013 tarihli celse de, davalı vekiline Av. Hikmet imza örneklerinin alınması için duruşmada hazır etmesi aksi halde itirazlarından vazgeçmiş sayılacaklarına dair ihtarat yapılmış, davalı vekili 05.04.2013 tarihli dilekçesi ile kendilerine Av. Hikmet duruşmada hazır etmeleri şeklinde bir yükümlülük yüklenmeyeceğini belirterek ara kararından dönülmesini talep etmiş, mahkemece 13.06.2013 tarihli celsede davalı vekilinin itirazlarından vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. Gerekçeli kararda İmza incelemesi hususunda yapılan ihtarata davalı taraf uymadığından bu makbuzlardaki imzaların Av. Ö.. Ş..’e ait olduğunun kabul edildiği belirtilmiştir.
Hal böyle iken, ispat yükü kendisine düşmeyen davalı tarafa ayrıca da ödeme yapıldığı belirtilen şahsı duruşmada hazır etme gibi bir yükümlülükte yüklenerek, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.