YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11277
KARAR NO : 2015/19470
KARAR TARİHİ : 02.12.2015
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOZAN 2. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2015
NUMARASI : 2013/153-2015/16
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 23 yıl önce evlendiğini, evliliklerinden iki çocuklarının bulunduğunu, davalının 5 yıldır müşterek eve gelmediğini, hayatında başka kadınlar olduğunu, eve ve çocuklarına maddi katkıda bulunmadığını, kendisinin akrabalarının yardımıyla geçindiğini belirterek; müşterek çocuk Aysun ve kendisi için ayrı ayrı 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece; davalının müşterek haneyi terk ettiği, yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davacı eş ve müşterek çocuk Aysun için ayrı ayrı 200,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı adına çıkartılan ilk üç tebligatın iade edildiği, dördüncü tebligatın davalının mernis adresine Tebligat Kanununun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği, ancak tebligat zarfında sadece duruşma zaptı bulunduğu ve duruşma gününün bildirildiği, dava dilekçesinin ise zarf içerisinde yer almadığı, daha sonra 12/06/2014 tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırıldığı, yenileme dilekçesi üzerine çıkartılan tebligat ise yine dava dilekçesinin tebliğ edilmeden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Kural olarak hakim tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hüküm veremez (HUMK md.73, HMK md.27). Yasanın bu hükmü yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve davanın sonuçlandırılabilmesi için konulmuştur. Bu nedenle, taraf teşkilinin sağlanması ve davalının savunma hakkını kullanması kamu düzeni ile ilgili olmakla mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların davadan (dava dilekçesi ile) ve duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde tebligat yapılması ile sağlanabilir.
O halde, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilerek davadan haberdar edilmeden ve duruşmaya usulüne uygun davet edilmek suretiyle savunma hakkı kullandırılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.