Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/10339 E. 2015/18331 K. 18.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10339
KARAR NO : 2015/18331
KARAR TARİHİ : 18.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2015
NUMARASI : 2014/15-2015/59
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı N.. B.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin uzun yıllar gemici olarak çalıştığını, nafaka yükümlülüğünü ve müşterek çocukların ihtiyaçlarını fazlasıyla karşıladığını, 01/02/2013 tarihinde emekli olduğunu, başka gelirinin bulunmadığını, davalı Nazan’ın gelir durumunun davacıdan daha iyi olduğunu, büfe tarzı işletmesinin bulunduğunu, ayrıca babasından yetim maaşı aldığını, müşterek çocuk davalı Berna’nın çalışmaya başladığını, evlendiğini belirterek, Beyoğlu 2. Aile Mahkemesinin 2008/36 E.- 2009/243 K. sayılı boşanma ilamıyla hükmedilen 500,00 TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocuk Berna yönünden hükmedilen 600,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı N.. B.. vekili cevap dilekçesinde; müşterek çocuk Berna’nın düğün masraflarını davalının karşıladığını, kredi borçlarının bulunduğunu, sağlık sorunları nedeniyle çalışmadığını, babasından aldığı maaşı kardeşi ile paylaştığını, küçük çocuk Yonca’nın bakımının davalı tarafından yapıldığını, davacının ise halen çalıştığını, yüksek ücretin yanında emekli maaşı aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı B.. P…’un duruşmadaki beyanında; mali durumunun iyi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile müşterek çocuk Berna yönünden iştirak nafakasının reşit olması, evlenmesi ve düzenli gelir elde etmesi nedeniyle, davacı Nazan yönünden yoksulluk nafakasının babasından emekli maaşı alması, davacı ve davalının değişen ekonomik şartları nedeniyle kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı N.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin kabul edilen temyiz itirazlarına gelince;
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Dosyanın incelenmesinde; tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarına göre; davacının emekli olduğu, 1.100 TL yaşlılık aylığı aldığı, malvarlığının bulunmadığı, ablası ve eniştesinin yanında ikamet ettiği, tanık beyanlarına göre yurtdışına gittiği, iş bulursa çalışacağı, halen iş bulamadığı, davalı N.. B..’ün 750,00 TL yetim maaşı aldığı, bunun yanında kolluk araştırmasına göre 1.250,00 TL karşılığında yardıma muhtaç kişiye bakıcılık yaptığı, tanık beyanlarında ise babasından aldığı maaş dışında geliri bulunmadığı, 650,00 TL kira ödediği, Keşan’da 370 m2 arsasının olduğu, görülmektedir.
O halde, babasından aldığı aylık ve sürekliliği olmayan geliri nedeniyle yoksulluğunun ortadan kalkmayacağı, bu durumun sadece nafaka miktarının belirlenmesinde rol oynayacağı görülmekle TMK’nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle nafakanın indirilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tümü ile kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.