Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/10107 E. 2015/17524 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10107
KARAR NO : 2015/17524
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde;tarafların 26 yıllık evli olduğunu,bu evlilikten 2 müşterek çocuklarının bulunduğunu,davacının kanser hastası olduğunu,davalının hastalık döneminde davacıya gereken ilgi ve şefkati göstermediğini,hastalığından dolayı davacıyı küçümsediğini,evden kovduğunu,davacının kardeşinin evine sığındığını bu süreçte davalının davacı ile ilgilenmediğini bu nedenle dava tarihinden itibaren müşterek çocuk Naime için aylık 500TL davacı için ise aylık 1200 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece;tarafların ayrı yaşamasında her iki tarafında eşit kusurlu olduğu,davacı tarafın ayrı yaşamada haklılığını tek başına davalının kusurlu eylemlerinden kaynaklandığını ispat edemediği belirterek davacının kendisine ilişkin tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş,müşterek çocuk Naime için talep ettiği tedbir nafakası talebinin kabulü ile çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece “hakkaniyet” ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda;davacı tanığı Tacettin,davacının kızkardeşi olduğunu,davacının hastalığı nedeniyle ev işleri ile yeterince ilgilenemediğini bu durumun davalı tarafından kabul edilmediğini,davalının davacıya ağabeyinin evine git demesi üzerine davacının kızı Naime ile birlikte evine geldiğini beyan etmiştir.Davacı tanığının beyanlarına göre davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır.
Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının ev hanımı olduğu,2 gayrimenkulünün bulunduğu,150 TL kira gelirinin olduğu,davalının imam olduğu,2.500 TL maaşının olduğu,4 tanesi hisseli olmak üzere 6 gayrimenkulünün bulunduğu,kendine ait evde oturduğu tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek, davacı tarafın geçimini sağlayıcı, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK 4. md gereğince hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi ve hüküm altına alınması gerekir iken, yanılgılı değerlendirme ile davacının kendine yönelik tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.