YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8669
KARAR NO : 2015/1309
KARAR TARİHİ : 22.01.2015
MAHKEMESİ : AKSARAY 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/01/2014
NUMARASI : 2012/768-2014/6
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; davacının davalılardan Erkan ile evlenirken eşya senedi düzenlendiğini ve senetteki eşyaların davalılara teslim edildiğini, senedin davalı eş ve babası davalı Cenap tarafından imzalandığını ileri sürerek, davacıya verilmeyen 4.175 TL (ıslah ile 5.625 TL) değerindeki ev eşyaları ile 27.850 TL değerindeki altın ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında; ziynetler dışındaki eşyaların aynen teslime (beyaz eşyaların Arçelik değil, Bosch marka olduğunu belirterek) hazır olduklarını, ziynetleri davacının üzerinde götürdüğünü (büyük kısmının saklaması için annesine verildiğini) bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tarafların kendileri için döşenmiş ayrı evleri olduğu, eşyaların ayrılırken davacı tarafından alınmadığı burada kaldığı, davalı Cenap’ın eşyalarla ilgili sorumluluğu bulunmadığı, ziynetlere ilişkin ise; davacı tanıklarının altınlara ilişkin bilgi vermediği, davalı tanıklarının ise davalı kocanın evliliklerinin iyi günlerinde kaza yaptıktan sonra yeniden araba almak için kullanmaması amacıyla altınların saklanmak üzere davacının annesine bırakıldığını beyan ettikleri, üzerinde kalan altınları ise, daha önceki küs günlerinde bir çözüm bulabileceği, altınların davalı tarafta kaldığının ispatlanamadığı gerekçe gösterilerek; eşyalar yönünden aynen iadesine, olmazsa bedelinin davalı E.. D..’den tahsiline, davalı C.. D.. yönünden davanın husumet yönünden reddine ve ziynet eşyalarına ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkaran kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 201. maddesi hükmü uyarınca da (1086 sayılı HUMK’nın 290 md.) senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispatı mümkün olmayıp ancak aynı kuvvette bir belge ile kanıtlanması gerekir.
Somut olayda, davacı taraf taleplerini 18.07.2007 tarihli çeyiz ve ziynet senedine dayandırmış olup, her iki davalıda bu belgeyi teslim alan sıfatıyla imzalayıp, geçimsizlik olursa bunları teslim etmeyi kabul ettiklerini belirtmişlerdir. Davalıların imzaya ilişkin itirazı söz konusu olmadığı gibi, çeyiz senedinin iptaline ilişkin mahkemece verilmiş bir iptal kararı da bulunmamaktadır.
O halde, çeyiz senedinde yazılı çeyiz ve ziynet eşyalarının davalılara teslim edildiği hususu tarafları bağlamakta olup, bu durumda davalı eş ve davalı kayınpederin çeyiz ve ziynet eşyalarını davacıya geri verdiklerini kanıtlamaları gerekir. Oysa ki davada, davalılar senette yazılı çeyiz ve ziynet eşyalarını davacıya teslim ettiklerini yazılı bir belge ile kanıtlayamamışlardır.
Hal böyle olunca mahkemece; eşyalar yönünden çeyiz senedini teslim alan sıfatı ile imzalayan kayınpeder C.. D..’in de davalı E.. D.. ile birlikte, ziynet eşyaları yönünden ise her iki davalının da birlikte sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozma sebebi yapılmıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.