Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/6869 E. 2015/11892 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6869
KARAR NO : 2015/11892
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 5. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2012/1251-2013/1819

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin A… İli, K… İlçesi, P… Mahallesi, A..Sokak D… Konutları …. Blok … ada, … parsel üzerinde kayıtlı bulunan ../… nolu bağımsız bölümü satın aldığını, müvekkilinin su aboneliğini yaptırmak amacı ile davalı idareye başvuru yaptığında kendisinden kanal katılım ve şebeke hisse bedeli olarak toplamda 2.052,42-TL talep edildiğini, müvekkilinin davalının tekel hizmeti vermesi ve bu bedel olmaksızın suya erişemeyeceği nedeni ile bu miktarı ödeyerek abone olduğunu, davalı kurum tarafından tahsil edilen bedelin çok yüksek ve fahiş olduğunu, davalı idarenin anılan hizmet bedellerinin müteahhit şirketten inşaat ruhsatının alınması aşamasında tahsil ettiğini, müvekkilinden ikinci kez bedel talep etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, davalarının kabulü ile Ankara İli, K… İlçesi P… Mahallesi A… Sokak D… Konutları….Blok … ada, 1 parsel üzerinde kayıtlı bulunan ../… nolu bağımsız bölüme su aboneliği yapılması amacı ile davalı tarafından tahsil edilen toplam 2.052,42-TL tutarındaki kanal katılım ve şebeke hissesi bedellerinden 1.200,00-TL sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iadesini talep ve dava etmiş; 27.02.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 2.052,42 TL ye çıkartmıştır.
Davalı vekili, abonelik yapılması için kanal şebeke hissesinin ödenmesi gerektiğini, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu 87 ve 88.madde hükümleri ve ASKİ Tarifeler Yönetmeliği 39.madde hükmüne göre bedel ödenmeden abonelik yapılmasının mümkün olmadığını savunmuştur.
Mahkemece; İmar Kanunu’nun 23/6 maddesi, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu’nun 5492 sayılı kanunla Ek madde 9 a eklenen 2. fıkrasına göre, davacının konutuna abonelik talep ettiği binanın Toplu Konut alanı kapsamı içerisinde olduğu gerekçesiyle davacının su aboneliği nedeniyle kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden sorumlu olmadığının tesbitine, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, maliki bulunduğu bağımsız bölüme ilişkin ferdi su aboneliğinin tesisi nedeniyle, davacının; davalı idareye kanal katılım ve şebeke tesis bedeli ödemekle yükümlü olup olmadığı konusundadır.
01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Kanalizasyon Harcamalarına Katılma Payı başlığı altında 87.maddesi “Belediyelerce ve belediyelere bağlı müesseselerce, aşağıdaki şekilde kanalizasyon tesisi yapılması halinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden, kanalizasyon harcamalarına katılma payı alınır:
a)Kanalizasyon tesisi yapılması,
b)Mevcut tesislerin sıhhi ve fenni şartlara göre ıslah edilmesi iki ve daha fazla yol kenarında bulunan gayrimenkuller hangi yoldaki kanalizasyona bağlanmış ise, payın hesabında yola ait kanalizasyon giderleri nazara alınır.” düzenlemesi getirmiştir. Aynı yasanın 88.maddesi ile de su tesisleri için 87.maddeye paralel bir düzenleme öngörülmüştür.
2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununa dayalı olarak çıkarılan ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39.maddesi ise “2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunun 87. ve 88.maddeleri gereği bir programa göre yapılacak yani; içme, kullanma, endüstri suyu ve kanalizasyon yatırımları ile mevcutların genişletilmesi (tevzi), iyileştirilmesi (ıslahı) amacıyla yapılan harcamalar ve istek üzerine A.. M..nce yapılacak işlerin toplam yatırım giderleri tesislerin hizmet edeceği saha dâhilindeki gayrimenkullerin sahiplerinden su ve kanalizasyon tesisleri harcamalarına katılma payı alınır.
Su ve kanalizasyon şebekelerine katılma paylarının binasız arsanın vergi değeri payına isabet eden kısmı, inşaat ruhsatının alınması aşamasında avans olarak tahsil edilir.
Bina tamamlandıktan sonra bağımsız bölümlere veya binanın tamamına tahsis aboneliği verilmesi sırasında arsa değeri üzerinden alınan avans düşülerek, yapı değerinin emlak vergi beyanı üzerinden ayrıca %2 oranından fazla olmamak üzere katılım payı tahsil edilir” düzenlemesini içermektedir.
Yine 3194 sayılı İmar Kanununun “Yapı Kullanma İzni” başlıklı 30.maddesinin 3.fıkrasında “Bu maddeye göre verilen izin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtarmaz.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda belirtilen yasa ve tarifeler yönetmeliği hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davalı idarece yasanın yürürlük tarihinden sonra yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapılmış olması veya mevcutların iyileştirilmesinin yapılması halinde, tesislerin hizmet edeceği saha dâhilindeki gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talebe hakkı vardır. Ancak bu katılım payı davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınır. Bu durumda hizmet götürüldüğünün davalı tarafça kanıtlanması halinde davacı katılım payının yüklenici veya kendisi tarafından ödendiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Ayrıca İmar Kanununun 30/3. maddesi uyarınca iskân ruhsatının alınmış olması davalı idarenin kanal katılım payı istemesine engel teşkil etmez.
Hal böyle iken, yasa koyucu; toplu konutların maliyetini düşürmek ve sosyal devlet ilkesinin gereği olarak daha ucuz konut üretip konut açığını kapatmak için yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere, 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununa 5492 Sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen Ek 9/2. maddesi ile bir istisna getirmiştir. Anılan maddenin 2. fıkrası; “Toplu Konut İdaresince yapılacak veya yaptırılacak her türlü alt yapı ve üst yapı inşaatlarıyla ilgili olarak 26.5.1981 tarihli Belediye Gelirleri Kanunu’nun ek 6. maddesinde yer alan bina inşaat harcı ve 84. maddesinin (1) ve (2) numaralı bentlerinde yer alan çeşitli harçlar kanunundaki tarifesinde belirtilen en az tutarlar üzerinden alınır. Bu harçlar dışında her ne olursa olsun hizmet karşılığı olsa dahi başka ücret veya bedel alınamaz” hükmünü içermekte olup, bu düzenleme ile alınması gereken bir kısım bedellerin asgari hadden alınması, bunun dışında kalanların ise hiç bir şekilde alınmaması ve böylelikle konut maliyetinin düşürülmesi amaçlanmaktadır. Ancak, bu düzenlemenin; sadece konutun üretilmesi, inşaat ve iskân aşamalarında alınması gereken bedelleri içerdiği de gözönünde tutulmalıdır. Zira, bu aşamalardan sonra toplu konut bölgelerinde, Belediyelerin veya Belediyeye bağlı kuruluşların altyapıyı ıslah etmesi, yeni alt yapı tesisleri yapması, mevcutları iyileştirmesi, konut alanı dışında olan tesis ve ilavelerini değiştirip yenilemesi ve ihtiyaca cevap verecek hale getirmesi, gelişen teknolojiyle paralel hizmetler yapması durumunda, gerek Belediye Gelirleri Kanununda, gerekse ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinde açıklanan bedelleri isteyebileceği kabul edilmelidir. Aksi halde, bu bölgede mülkiyet sahibi olanlara ayrıcalık tanınmış olur ki, bunu hukuk düzeninin koruması düşünülemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2012 gün ve 2012/13-157 E. 2012/345 K., Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 31.5.2012 gün ve 2011/21139 E. 2012/14121 K., Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 06.12.2012 gün ve 2012/4090 E. 2012/9001 K. sayılı ilamları).
Yapılan bu açıklamalardan sonra, somut olaya dönüldüğünde, mahkemece; davacıya ait bağımsız bölümün yer aldığı taşınmazın Başbakanlık Toplu Konut İdaresinin (TOKİ) başvurusu üzerine Ankara Valiliğince “Toplu Konut Alanı” olarak ilan edilip edilmediği, TOKİ’ nin taşınmazdaki mevcut payını (arsa vasfı ile) dava dışı yükleniciye satış suretiyle temlik edip etmediği, taşınmaz üzerinde inşa edilmiş olan binaların, TOKİ tarafından yapılan veya yaptırılan binalar kapsamında bulunup bulunmadığı bulunmadığı ve dolayısıyla 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununun Ek 9/2. maddesinde ifadesini bulan istisnai halin, eldeki dava bakımından uygulanıp uygulanamayacağı araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.