Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/22245 E. 2015/17656 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22245
KARAR NO : 2015/17656
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : URLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2014
NUMARASI : 2012/358-2014/154
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde; davalı elektrik şirketinin abonesi olduğunu, aboneliği ile ilgili 1995 yılından itibaren elektrik hizmeti aldığını, tüketim bedellerini düzenli olarak ödediğini, sayaç okuma memuru tarafından 10.02.2011 tarihinde sayacının arızalı olduğunun bildirildiğini, idareye başvurduğunu, sayacının değiştirilmekle birlikte 25.668,06 TL miktarında tüketim tahakkuku geldiğini, fahiş tutar üzerine itiraz ettiğini, faturanın 12.343,60 TL ye indirildiğini, daha sonraki itirazı üzerine 10.442,00 TL miktara indirildiğini, kullandığı sayacın konuta ilişkin olduğu, geçmiş tüketimlere göre ortalama 100 TL fatura olması gerektiğini belirterek tahakkuk ettirilen 10.442,00 TL faturadan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya ait abonelik kapsamında sayacın üzerinde beş hane olması nedeniyle sökülerek sayaç atölyesine gönderildiğini, yapılan inceleme sonucunda 25.288,83 TL fatura tahakkuk ettirildiğini, davacının itirazları üzerine kaçak itiraz komisyonu tarafından 11.06.2012 tarihli toplantıda alınan kararla 81.426,59 kwh karşılığı fatura tahakkuku yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının mesken abonesi olduğu görülmektedir.
4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında 4077 sayılı yasanın değişik 11/A maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. 4077 sayılı Kanunun 2. ve 3.maddeleri gereği somut olaya 4077 sayılı Kanunun uygulanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, 4077 sayılı Kanunun 23.maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, yargılamanın Tüketici Mahkemesi sıfatı ile yapılması gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.