Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/22217 E. 2015/17601 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22217
KARAR NO : 2015/17601
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SOMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2014
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalının, babasından intikal eden taşınmazdan kendisine ait olan 1/5 hisseyi, harici satış sözleşmesi ile 04.07.1980 tarihinde müvekkili olan davacıya sattığını, satış bedeli olarak 300.000 lira ödediğini, ancak bu taşınmazın davalı ve diğer mirasçılar arasında pay edilememesi nedeni ile açılan ortaklığın giderilmesi davası neticesinde satıldığını ve davalının da satış bedelinden hissesine düşen parayı aldığını, bu bedelin davacıya verilmesi için davalıya gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, davacının satış bedelinden elde ettiği miktar olan 21.428 TL alacağın tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde, zamanaşımı definde bulunmuş, ayrıca harici satış sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 12.831 TL üzerinden takibin devamına ve inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davada, geçersiz satış sözleşmesinden kaynaklı ödenen satış bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili talebine ilişkindir.Diğer bir deyişle, taşınmazın, davacıya devrine ilişkin ifanın imkansızlığı nedeniyle, davalıya ödenen paranın iadesine ilişkindir.
TMK ve Tapu Kanunu’na göre taşınmaz satışlarının resmi şekilde yapılması gerekmekte olup resmi şekilde yapılmayan taşınmaz satış sözleşmeleri geçersizdir.
Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken; denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak ödenen paranın alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde, kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır.
Diğer yandan, iadenin kapsamını belirlemede geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğinin öğrenildiği tarih de önem arzeder. İade hakkını kullanmakta geciken alıcı, kendi kusuru ile artan zararı, iade borçlusundan isteyemez.
Somut olayda; ifanın her iki taraf için de imkansız hale geldiği tarih, taşınmaza ilişkin ortaklığın giderilmesi davası neticesinde, taşınmazın satış tarihi olup, ödenen bedelin bu tarihte ulaşacağı alım gücünün saptanması gerekir.
Hal böyle olunca, davacının ödediği bedelin ifanın imkansız hale geldiği tarih olan taşınmazın satış tarihi itibariyle enflasyon, tüketici eşya fiat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün uzman bilirkişi kurulu raporu ile belirlenmesi suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.