Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/22105 E. 2015/17799 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22105
KARAR NO : 2015/17799
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 15. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2014
NUMARASI : 2014/124-2014/647
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 21.06.2012 tarihinde evlendiklerini, 24.09.2013 tarihli ilamla boşandıklarını, düğünde takılan ziynet eşyaları ile paranın davalıda kaldığını belirterek; ziynet ve paranın müvekkiline aynen iadesini, aynen iade mümkün olmadığı takdirde ziynetlerin bedeli ile düğünde takılan paranın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, harca esas değeri 20.000,00 TL olarak göstermiş, 28.08.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 41.487,50 TL’ye çıkarmış, 20.000,00 TL’nin dava tarihinden, 21.487,50 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; ziynetlerinin bir kısmını davacının, düğünden hemen sonra çeyiz borçlarını ödemek amacıyla bozdurduğunu, kalan ziynetleri de yanında götürdüğünü, davacıyla anlaşmalı boşandıklarını, boşanma davasının yargılaması sırasında davacının, kendisinden hiç bir alacağının kalmadığını beyan ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacının yakınları ile birlikte eşyalarını almak için müşterek haneye gittiği sırada eşyalarını tam ve eksiksiz olarak teslim aldığına dair tutanak düzenlendiği, tutanağın taraflarca imzalandığı, eşyaları teslim aldığını tutanağa bağlama gereği duyan davacının, ziynet eşyalarıyla ilgili o sırada talepte bulunmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, düğünde taraflara 6.500,00 TL para takıldığı, paranın 5.000,00 TL’sinin düğün salonuna ödendiği, çeyrek altınların bir kısmının bozdurularak albüm için ödeme yapıldığı, bu harcamaların yapıldığının davalı tanığının beyanından anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL ile 1.000,00 TL’ye tekabül eden altının aynen (6 adet çeyrek altının), olmadığı takdirde bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Dava; düğünde takılan ziynet eşyaları ve paranın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı kadın, davaya konu ziynetlerin ve paranın davalıda kaldığını iddia etmiş, iddiasını ispat için tanık dinletmiştir. Davalı ise, ziynetlerin bir kısmını davacının bozdurup harcadığını, kalanını ise evden ayrılırken yanında götürdüğünü savunmuştur.
Dinlenen davacı tanıkları, davacının müşterek haneden ayrılıp baba evine dönmesinden yaklaşık iki hafta sonra davacıyla birlikte eşyaları almak için tarafların evine gittiklerini, kapının anahtarının davalı tarafça değiştirilmiş olduğunu gördüklerini, yaklaşık 1 saat sonra davalının eniştesinin gelip kapıyı açtığını, altınlarını almak amacıyla yatak odasındaki dolaba bakan davacının, altınlarının yerinde olmadığını gördüğünü, davacının kendi el yazısı ile bir kağıda şahsi eşyalarını aldığını ve kalan eşyalara zarar vermediğini yazıp, sonradan eve gelen davalıya imzalattığını, alınan eşyalar arasında ziynet eşyalarının bulunmadığını beyan etmişlerdir.
Mahkemenin kararında, ziynet eşyalarına ilişkin talebinin reddine dayanak olarak gösterilen tutanak incelendiğinde; “Çeyizimde evimden ne getirdiysem hepsini almış bulunmaktayım, (F… A…) Getirdiği her şeyi almıştır, ben de gördüm (E.. A..)” ifadesinin yazılı olduğu ve tutanağın taraflarca imzaladığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere söz konusu tutanak, yalnızca çeyiz eşyalarına ilişkin olarak tutulmuş olup, ziynetlerin davacı tarafından teslim alındığına kanıt olamaz. Kaldı ki; davacı tanıkları da açıkça tutanağın yalnızca çeyiz eşyalarına ilişkin olduğunu, davacının eşyalarını teslim aldığı gün altınları evde bulamadığını beyan etmişlerdir.
Hal böyle olunca mahkemece; tutanağın çeyiz eşyalarına ilişkin olduğu, ziynet eşyalarını kapsamadığı, davacı tanıklarının beyanlarının da bu yönde olduğu göz önünde bulundurularak; toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, taraflar arasında çeyiz eşyalarına ilişkin olarak tutulup, imzalanan tutanağın, ziynet eşyalarını da kapsadığı varsayımından hareketle eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; HMK’nın 326.(HUMK 417) maddesi gereğince; kanunda belirtilen ayrık haller dışında kural olarak, davanın kısmen kabulü halinde, yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinin dava edilenin (müddeabihin) değerine ve davada haklılık oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekir.
Bu bağlamda mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verildiğine göre yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.