Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/21835 E. 2015/17885 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21835
KARAR NO : 2015/17885
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2014
NUMARASI : 2012/1280-2014/671
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkiline evlilik sebebiyle 25 gr. ağırlığında 8 adet burma bilezik, 80 adet çeyrek altın, 18 ayar 2 mt. uzunluğunda 150 gr. zincir takıldığını, bunların davacının rızası dışında elinden alınıp, davalının annesi adına kayıtlı taşınmazın alındığını, birliktelik sırasında rahatsızlanıp hastaneye yatan davacının taburcu olunca ailesinin yanına gittiğini, daha sonra tarafların biraraya gelmediğini, ziynetlerin ise iade edilmediğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmazsa 22.000 TL’nin (ıslah ile 42.188,50 TL) faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; iddia edilen miktarda değil 15 gramlık 2 adet bilezik, 9 adet çeyrek altın ve yarım metre uzunluğunda içi boş zincir takıldığını, davacının tedavi ve taksi masrafları ile evin ihtiyaçları için takıların çoğunun bozdurulduğunu, kalanların davacı tarafından götürüldüğünü, anne adına alınan taşınmazın, babanın emekli ikramiyesi ve birikimleri ile alındığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; tarafların bildirdikleri ziynetlerin miktarlarının farklı olduğu, davacı tanıklarının (anne-baba-kardeş) tarafsız kalamayacaklarının kabul edildiği, fotoğraflarda da belirtilen miktarda altın görülmediği, davalı tanıklarca söylenen ve davalı tarafından kabul edilen miktar doğrultusunda artırımın varlığı kabul edilerek, davalı tarafından altınların davacının rızasıyla bozdurulduğu, tedavi ve eşya alımında harcandığı bildirilmiş ise de borç olmadığının davalı tarafından ispat edilemediği, gerekçe gösterilerek, 4 bilezik, 50 cm zincir, 10 adet çeyrek altının davalının uhdesinde kaldığı aynen iadesi, mümkün olmadığında bedeli 8.953,36 TL’nin davalıdan yasal faiziyle tahsiline hükmedilmiştir.
Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacının ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakları dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda; tarafların bildirdikleri ziynet miktarları farklı olup; davacının, davalının kabul ettiği ziynet eşyaları dışında kalan ziynet eşyalarının sayı ve niteliğini kanıtlaması gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacı dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmış olduğundan bu hususta davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.