YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21750
KARAR NO : 2015/17084
KARAR TARİHİ : 03.11.2015
MAHKEMESİ : MARDİN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2014
NUMARASI : 2014/94-2014/292
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece bozma üzerine yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarımsal sulama elektrik abonesi olan davalının muhtelif tarihli elektrik faturalarını ödemediğini, aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının süresi içinde borca itiraz etiğini, icra takibinin durduğunu, icra takibine itirazın iptali ile, %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararı taraf vekillerinin temyiz etmesi üzerine; Yargıtay 7. HD’nin 21/11/2013 tarih, 2013/8459 Esas, 2013/19843 Karar sayılı ilâmıyla; “dava konusu borcun 6111 sayılı yasa kapsamında kaldığı, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6111 sayılı yasadan yararlanmak için davalının ilgili mercie müracâatının bulunup bulunmadığı, var ise idarece bu hususta ne gibi işlem yapıldığının araştırılması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda; davalının 6111 sayılı Yasadan yararlanmak için davacı kuruma başvurusunun olmadığı tespit edildiğinden, fazlaya ilişkin talebin reddi ile, 29.185,05 TL asıl alacak, 20.295,26 TL gecikme faizi, 3.653,12 TL gecikme faizi KDV’si olmak üzere 53.133,43 TL üzerinden davanın kabulü ile, 29.185,05 TL asıl alacak miktarının %20′ si olan 5.837,01 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Hükmü taraf vekilleri temyiz etmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, alacağın faturaya dayanması (normal otomatik dönem tahakkuku) nedeniyle, 6183 sayılı yasanın 51. maddesi gereğince 20.295,26 TL gecikme zammı ve bu bedel üzerinden 3.653,12 TL gecikme zammı KDV’si ilave edildiği görülmektedir.
Oysaki; Hukuk Genel Kurulunun ve Dairenin yerleşmiş uygulamasına göre; abonelik sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Soyut olarak, salt kanun ve yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış olması hâlinde gecikme zammı istenemez, abonenin sıfatına göre yasal faiz istenebilir. Abonelik sözleşmesinde alacağın geç ödenmesi hâlinde 6183 sayılı kanunda belirtilen gecikme zammı uygulanacağına dair bir hüküm yoksa alacağa gecikme zammı değil yasal faiz ilave olunur. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde; 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, borç ödenmediği takdirde, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı uygulanmaz, abonenin sıfatına (mesken ise yasal faiz, ticarî ise TTK’nuna tabi aboneler için ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanır. (HGK’nun 22/09/2010 tarih, 2010/13-466 Esas, 2010/410 Karar, 28/11/2012 tarih, 2012/13-624 Esas, 2012/915 Karar, 3. HD’nin 27/02/2014 tarih, 2013/18346 Esas, 2014/3079 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)
Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 16/10/2001 tarihli “Elektrik Satışına İlişkin Sözleşme”de; ödemelerde gecikme olması hâlinde 6183 sayılı Yasanın 51. maddesinde belirtilen oranlarda gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm ve kararlaştırma bulunmamaktadır. O hâlde davalının tacir olmadığı da (tarımsal sulama) nazara alınarak, dava konusu fatura alacağına yasal faiz uygulanması gerekir.
Ayrıca; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; hesaplamaya, kayıp-kaçak, iletim, sayaç okuma, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin ilave edilip edilmediği hususlarında da bir açıklık yoktur.
Davalı vekilinin temyiz dilekçelerinde (bozmadan önceki ve sonraki); “Heyetçe, Dairece re’sen tespit edilecek sair bozma nedenlerinin de nazara alınması gerektiği” yönündeki temyiz istemi gözetildiğinde; kayıp-kaçak, iletim, sayaç okuma, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin de, davacı idarenin tahakkuk bedeline ilave edilip edilmeyeceği ayrı bir uyuşmazlık konusudur.
Bu cümleden olarak; Dairenin 201/10/2014 tarih, 2014/7090 Esas, 2014/13588 Karar, 03/11/2014 tarih, 2014/7083 Esas, 2014/14256 Karar, sayılı ve diğer kararlarına göre;
Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK Kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim, sayaç okuma ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayî, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiğini, oysaki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payının da kanunla getirildiği ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmekte olduğu, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları çerçevesinde getirilen ve EPDK Kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediği,
Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım, dağıtım ve sayaç okuma bedellerini, dağıtım şirketlerinin, elektrik abonelerin faturalarına yansıtılamayacağına karar verilmiştir.
Ayrıca; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK’nun 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı, öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı,
Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararı ile (HGK’nun 17/12/2014 tarih, 2014/7-1884 Esas, 2014/1045 Karar sayılı ilâmı ile “Karar Düzeltme” yasa yolundanda geçen); elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı içtihadında bulunmuştur. Dairede Genel Kurul kararındaki ilkeleri de benimseyerek, kayıp-kaçak bedeli yanında, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.
Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dosyanın aralarında uzman elektrik mühendislerinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetine verilmesi, dava konusu elektrik bedeline, kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, iletim ve perakende satış hizmeti bedelleri dâhil edilmeden, esas alacağa 6183 sayılı Yasanın 51. maddesinde belirlenen gecikme zammı yerine yasal faiz ilave olunarak, hesaplama yapılarak, alınacak rapor doğrultusunda davalının ödemesi gereken (bir başka deyişle davacının talep edebileceği) bedel tespit edilerek, karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı vekilinin belirtilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.