Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/21601 E. 2015/8710 K. 14.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21601
KARAR NO : 2015/8710
KARAR TARİHİ : 14.05.2015

MAHKEMESİ : BEYKOZ AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/08/2014
NUMARASI : 2013/256-2014/802

Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, 26/08/2012 tarihinde reşit olan davacı kızının iştirak nafakasını ödemeyi kestiğini, hiçbir masrafına iştirak etmediğini, müvekkilinin Kocaeli Üniversitesinde iktisadi ve idari bilimler fakültesi işletme bölümünde öğrenci olduğunu, özel yurtta kaldığını, servis ücreti ve diğer ihtiyaçlarının olduğunu iddia ederek ederek aylık 1.400 TL yardım nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili,Müvekkilin önceki nafaka kararlarından sonra yeniden evlendiğini, kendisine yeni bir hayat kurduğunu,.yapılan araştırmalarda üzerine kayıtlı malı mülkü olmadığının ortaya çıktığını, bütün birikim ve mal varlığını belgeli olarak 150 bin TL kızlarına nafaka ödeyerek tükettiğini, kaldı ki devlet üniversitesinde okuyan bir çocuk için 1400 TL’nin çok yüksek bir rakam olduğunu, durumu iyi olan annenin de bu masraflara katılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmekle birlikte mahkemenin aksi kanatte ise makul bir nafaka belirlenmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 26/08/1994 doğumlu davacının halen Üniversite öğrencisi olması nedeniyle anne ve babasının desteğine muhtaç olduğu gerekçesiyle tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek davanın kısmen kabulü ile karar tarihinden itibaren aylık 1.200 .TL. yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
./..
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TMK.nun 328/1.maddesinde “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2.fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır.
TMK.nun 364.maddesine göre; “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.”
Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da; “…yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların…” yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.
Somut olayda, davalı baba emekli maaşı dışında bir geliri olmadığını, babasından kalan birikimlerini bitirdiğini, iki kızı için 3 yılda toplam 118.000TL nafaka ödediğini, kredi çektiğini iddia etmektedir. Davacı taraf ise davalının, babasına ait gayrımenkullerin satışından ciddi gelir elde ettiğini, daha önce takdir edilen iştirak nafakası davasından sonra davalının gelirinde değişiklik olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, davalının sosyal ekonomik durumu yeterince araştırılmadığı gibi, dava dışı annenin de sosyal ekonomik durumu da irdelenmemiştir.
O halde mahkemece; davalının ve dava dışı annenin de ekonomik ve sosyal durumları tam ve sağlıklı olarak araştırılarak saptanmalı ve davacı tarafın geçimi için gerekli olan ve davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, T.M.K.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda hükmedilen yardım nafakasının başlangıç tarihi karar tarihi olarak belirlenmiştir. 28/11/1956 tarih ve 15 E.-15 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakaya dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın karar tarihinden itibaren tahsiline yönelik hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
./..
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.