YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21562
KARAR NO : 2015/8638
KARAR TARİHİ : 14.05.2015
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2013
NUMARASI : 2011/630-2013/911
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, müvekkili aleyhine, 7.471,90 TL bedelli kaçak tüketim faturası, 59.662,90 TL bedelli kaçak elektrik tüketimine dayalı ek tüketim faturası ve 16.047,00 TL bedelli endeks esaslı ek tahakkuk faturası düzenlediğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutup, bu aşamada 10.000,00 TL’den borçlu olunmadığının tesbiti ile yargılama sırasında fatura bedellerinin müvekkilinden tahsil edilmesi halinde, tahsil edilen kısmın yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep etmiş, 04.09.2013 tarihli ıslah dilekçesinde; 7.471,90 TL bedelli kaçak tüketim faturası ile buna bağlı olarak tahakkuk ettirilen 59.662,90 TL tutarındaki ek tüketim faturası toplamı olan 67.133,00 TL’den dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talebin zamanaşımına uğradığını, davanın esasına girilmeden dosyanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, dava konusu sayaca ait mühürlerin tahrip edilerek sayaca müdahale edildiğinin sabit olduğunu, tahakkukların mevzuata uygun olarak yapıldığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, davacının davalıya toplam 67.133,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kaçak elektrik kullanıldığından bahisle tahakkuk ettirilen fatura bedellerinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile istirdat istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; davacının, kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı noktasında toplanmaktadır.
./..
HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa, çelişkiyi gidermeden karar verilemez.
Somut olayda uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bu hususta bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır.
Yargılama sırasında bilgisine başvurulan bilirkişi heyeti 13.06.2013 havale tarihli raporda; Ölçüler ve Ayar Şubesi raporu ile 25.12.2010 tarihli Viko firmasının raporları arasında çelişki olduğunun görüldüğünü, tüketim eğrisinde yapılan tespitlerin, Ölçüler ve Ayar Şubesi raporu ile uyuşmadığını belirterek; davaya konu tahakkuklardan dolayı davacının, davalıya borçlu olmadığını, bu nedenle de faturaların iptal edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Oysa, davaya konu 22.05.2010 tarihli kaçak/usulsüz elektrik kullanım tespit tutanağında; sayacın R ve T fazı akım giriş ve çıkış kablolarının kesik olduğu, sayacın eksik tüketim kaydettiği, sayaca müdahale edildiğinin tespit edildiği belirtilmiş olup, kaçak elektrik tutanağı, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan resmi belgelerden olduğundan, aksi ispat edilmedikçe, doğru olduğunun kabulü gerekir.
Diğer taraftan, Ölçüler ve Ayar Şubesi’nin, 24.12.2010 tarihli raporunda; 3516 sayılı Ölçüler Kanununun 9/d maddesinde belirtilen Ölçü ve Ölçü Aletleri Muayene Yönetmeliği’nin 18.maddesi gereğince yapılan muayenede, bakanlık mühürleriyle oynandığı, sayacın açılıp kapatıldığı, sayacın içi açılarak sayacın üst kapak açıldı uyarısı veren swicin yapıştırıldığı R ve T fazı akım giriş ve çıkış kablolarının kesik olduğu sayacın eksik tüketim kaydettiği, sayaca müdahale edildiğinin tespit edildiği rapor edilmiştir.
./..
Her ne kadar mahkemece, bilirkişi raporundaki tespitlerin esas alındığı belirtilmek suretiyle, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13.maddesinde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı şekilde elektrik enerjisi tüketilmesi kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş olup, aynı yönetmeliğin 15. maddesinde, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek, Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden, Ölçüler ve Ayar Şubesi raporu ile eldeki dosyada bilirkişi heyetinin sunduğu raporlar arasındaki çelişkileri de giderecek, davacının davalı tarafa borçlu olup olmadığı hususunda denetime elverişli rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.