Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/20881 E. 2015/17392 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20881
KARAR NO : 2015/17392
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili Turan’ın, Göle Belediyesinde itfaiye eri olarak (kadrolu memur) çalıştığını, müvekkili Sinemgül’ün Turan’ın eşi olduğunu, müvekkili Turan’ın, 20.01.2009 tarihinde bir evin çatısında çıkan yangına müdahale etmek için görevlendirildiğini, evin yakınından alçak ve orta gerilim iletkenlerinin geçtiğini, davalı çalışanlarının hatlardaki elektriğin kesildiğini beyan etmeleri üzerine Turan’ın, itfaiye aracının merdiven ucunda bulunan kafese binerek çatıdaki yangına müdahale etmek için yükseldiği sırada elektrik akımına kapılarak yaralandığını, sonradan davalı çalışanlarının orta gerilim hattındaki elektriği kesmediklerinin ortaya çıktığını, bu olay nedeniyle müvekkilinin vücudunun yaklaşık %80’nin yandığını, müvekkili Turan’ın çok sayıda cerrahi operasyon geçirmek zorunda kaldığını, yanıklar nedeniyle cinsel hayatını yitirdiğini belirterek; müvekkili Turan için 200.000,00 TL, müvekkili Sinemgül için 50.000,00 TL manevi tazminatın ve müvekkili Turan için 5.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 92.882,21 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiğini, Asliye Hukuk Mahkemesinin bu davaya bakmaya yetkili olmadığını, olayın iş kazası niteliğinde olduğunu, davanın belediyeye karşı açılması gerektiğini, husumetin yanlış yöneltildiğini, yangın nedeniyle alçak gerilim hattındaki elektriğin kesildiğini, orta gerilim hattının ilçenin yarısını beslemekte olup, bu hat üzerinde hastahane ve devlet kurumları bulunduğunu, bu hattaki elektriğin kesilebilmesi için mutlaka talepte bulunulması ve hattan beslenen abonelere önceden bildirim yapılması gerektiğini, davaya konu olayda müvekkilinin kusurlu ya da kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacı Turan’ın maddi tazminat isteminin kabulü ile 92.882,21 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 20.01.2009 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Turan’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 20.01.2009 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacı Turan’ın cinsel hayatı ile ilgili bir bozukluğun oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı Sinemgül’ün manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Davacı vekilinin kabul gören temyiz itirazına gelince;
Davada; elektrik akımına kapılarak yararlanan itfaiye eri Turan ve eşi Sinemgül için ayrı ayrı manevi tazminat isteminde bulunulmuş, mahkemece, davacı Turan’ın yaralanmasından dolayı cinsel işlevi ile ilgili bir bozukluğun oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı Sinemgül’ün manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; davacı Sinemgül lehine manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Manevi zarar, malvarlığı dışında kalan değerlerin yani kişi varlığı değerlerinin zedelenmesi sonucu doğan rahatsızlık, duyulan elem ve acıdır. Manevi tazminat, manevi zararın bir giderim biçimidir. Bir kimsenin cismani zarara maruz kalması sonucunda onun ana, baba, karı, koca gibi çok yakınlarından birinin de (aynı eylem nedeniyle) hukuken korunan ruhi ve asabi bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa, olayda uygun illiyet bağı ile hukuka aykırılık bağı koşullarının gerçekleştiği ve onların doğrudan doğruya manevi zarara maruz kaldıkları, onların da manevi tazminat talep edebileceklerinin kabulü gerekir.
Somut olayda; davacılar vekili dava dilekçesinde; yanıklar nedeniyle davacı Turan’ın ailesinin perişan olduğunu, müvekkillerinin, Turan’ın vücudunda oluşan tahribat ve şekil bozukluğu nedeniyle her gün o anı yeniden yaşayacaklarını, olayın ağır etkisi karşısında ölene dek psikolojik destek almak zorunda kalacaklarını, Turan’ın cinsel hayatının genç yaşta bitmesi nedeniyle eşinin ciddi şekilde mağdur olduğunu, Turan’ın bu durumu önemli bir eksiklik olarak göreceğini ve özgüveninin azalacağını, Sinemgül’ün de cinsel hayatının bitmesi nedeniyle bunalıma düşeceğini ifade etmiş, müvekkillerinin manevi zararının tazminini talep etmiştir.
Görüldüğü üzere davacı vekili, davacı Sinemgül’ün eşi davacı Turan’ın yaralanmasından dolayı uğradığı manevi zararın tazmini için tazminat talep etmiş olup, mahkemenin, davacı Sinemgül’ün manevi zararını, sırf cinsel ihtiyaçların karşılanmaması olarak değerlendirip, yazılı gerekçeyle davacı Sinemgül’ün manevi tazminat istemini reddetmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; davacı Turan ile davacı Sinemgül arasındaki evlilik bağının, cinsel hayat dışında duygusal bağlılığı da somutlaştıran önemli bir karine olduğu, cinsel hayatlarını etkilemese dahi, eşinin yaralanması ve vücudunda yanıklar oluşmasından dolayı, davacı Sinemgül’ün de manevi olarak zarara uğradığı göz önünde bulundurularak, davacı Sinemgül için uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün davacı Sinemgül lehine bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.