Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/20614 E. 2015/17134 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20614
KARAR NO : 2015/17134
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davacının kardeşi olan İ. O..A..’ın 21.05.2001 tarihinde Elektrik Abonelik Sözleşmesi’ni imzaladığını, 08.05.2002 tarihinde iş yerinde yapılan kontrolde sayacın normal ve muntazam olduğunu tutanakla tespit ettiklerini, 14.11.2003 tarihinde ise kurum görevlilerince ilgili iş yerinde kaçak elektrik kullanıldığından bahisle kaçak tespit tutanağı tutulduğunu, ancak davacının sayaca müdahalesinin olmadığını, kaçak tespit tutanağındaki tespitlerin gerçeği yansıtmadığını, kaçak zaptındaki 136 amper güce tüm makineler çalışsa bile ulaşılamayacağını, davacının kardeşinin abone olması nedeniyle abonelik işlemi yapılmasının gerektiğini belirterek, ödenen meblağın istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 14.11.2003 tarihinde yapılan kontrolde sayacın kulak mühürlerinin orijinal olmadığının tespit edildiğini ve laboratuvar tetkiki istenildiğini, 22.11.2003 tarihli laboratuvar incelemesi sonucunda sayacın kulak mühürleri ve numaratörüyle oynanıldığı tespit edilerek kaçak işlemi yapılmasının uygun olduğunun bildirildiğini, ilgili tahakkukun da buna göre yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; kaçak kullanım bulunduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 19.H.D.’nin 16.10.2008 tarih 2008/2692 Esas- 2008/9649 Karar sayılı ilamı ile “asıl raporda kaçak faturanın yanlış düzenlendiği belirtilmişken, ek raporda faturanın doğru hazırlandığı ifade edilerek, çelişki yaratıldığı, çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak aldırılan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda davacının eksik tüketim yönünde sayaca fiili bir müdahalesinin olmadığı gerekçe gösterilerek, davanın kabulü ile ödenen miktarın istirdadına karar verilmiş, verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi neticesinde ise, Yargıtay 19.H.D.’nin 28.03.2011 tarih 2011/1285 Esas- 2011/4014 Karar sayılı ilamı ile “Dairenin 16.10.2008 tarihli bozma kararının kaçak faturanın düzenlenmesi, yani hesap şekliyle ilgili olduğu, zira bozmadan önceki asıl ve ek raporda kaçak kullanım bulunmadığı yönünde bir görüşe yer verilmediği, dosyaya bir örneği sunulan kaçak elektrik tutanağında dava konusu sayacın kulak mühürlerinin orijinal olmadığının belirtildiği ve yine bir örneği dosyaya sunulan sayacı muayene kağıdında ise sayacın kulak mühürleri ve numaratörleriyle oynanmış olduğunun açıklandığı, bu tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olup, mahkemece tutanak mümzileri de gerektiğinde dinlenerek, kaçak kullanımın mevcudiyetine ilişkin bozmadan önceki raporlarda yer alan açıklamalar da gözetilerek Dairenin bozma kararı içeriğine de bağlı kalınarak yeni bir bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp varılacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiğinden” bahisle bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, bozma ilamı doğrultusunda alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporunda ise,sayaca müdahale edilmesinin tek başına kaçak elektrik enerjisi kullanımına kanıt olamayacağı, sayacın eksik kaydetmesini sağlayacak herhangi bir müdahalenin yapıldığına dair tespit bulunmadığı, aktif ve reaktif enerji tüketimlerinin seyrinin normal olduğu, bu nedenlerle sayacın gerçek tüketimi kaydettiği ve kaçak elektrik enerjisi tüketimi olmadığı ve davacının davalıya davaya konu kaçak elektrik tüketiminden dolayı borcu bulunmadığı gerekçesiyle davanın 52.045,10 TL olarak kabulü ile; 30.000 TL’nin dava tarihi olan 02.01.2006 tarihinden itibaren, 22.045,10 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 08.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, davalı tarafından tahakkuk ettirilen kaçak elektrik faturası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ödenen miktarın istirdadı istemine ilişkindir.
Somut olaya bakıldığında ise; Yargıtay 19.H.D.’nin 28.03.2011 tarih ve 2011/1285 Esas- 2011/4014 Karar sayılı bozma ilamı içeriği incelendiğinde görüleceği üzere, “dairenin bozma ilamının kaçak faturasının düzenlenmesi yani hesap şekli ile ilgili olduğu, zira bozmadan önceki asıl ve ek raporda kaçak kullanım bulunmadığı yönünde bir görüşe yer verilmediği, dosyaya bir örneği sunulan kaçak elektrik tutanağında dava konusu sayacın kulak mühürlerinin orijinal olmadığının belirtildiği ve yine bir örneği dosyaya sunulan sayacı muayene kağıdında ise sayacın kulak mühürleri ve numaratörleriyle oynanmış olduğunun açıklandığı, bu tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğu” ifade edilerek kaçak kullanım bulunduğu kabul edilmiş ve buna göre inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı gereğince kaçak kullanımın bulunduğu kabul edilerek, ilgili bozma ilamı içeriği ile de bağlı kalınarak yeni bir bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli alınacak rapor doğrultusunda hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.