YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20216
KARAR NO : 2015/16423
KARAR TARİHİ : 22.10.2015
MAHKEMESİ : BİRECİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2014
NUMARASI : 2012/388-2014/399
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin bulgur imalatı faaliyetinde bulunduğundan yılın 3 ayı çalıştığı, sezon sonunda zorunlu olanlar dışında makinelerin çalışmadığını, hiçbir şekilde kaçak elektrik kullanılmadığı halde, 79.743,50 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini belirterek, bu borçtan sorumlu bulunmadığının tespiti ile faturanın faiziyle birlikte iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; davacı hakkında sayaca müdahale ederek kaçak kullanımı nedeniyle tutanak tanzim edilerek tahakkuk yapıldığını, bunun mevzuata uygun olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, tahakkuk ettirilen 21.04.2011 tarih ve 2488 sayılı kaçak elektrik tahakkuk bedelinin tamamından sorumlu olmayıp, kaçak elektrik tahakkuk bedelinin 15.406,40 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmektedir.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesi hükmünde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15. madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve anılan yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı kararının “C) Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bölümünde; “Kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen kullanım yerinde tüketilen elektrik enerjisi miktarı;
1) Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde;
a) Tüm müşteriler için öncelikle ihtilafsız dönemlerdeki tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerine göre, (Kaçak kullanım tespitinin yapıldığı tarihten geriye dönük olarak yapılan incelemeler sonucunda, tüketim değerlerinin düşmeye başladığı tarih tespit edilebiliyorsa, bu tarihten önceki dönem ihtilafsız dönem olarak kabul edilir.)
b) Doğru tespit edilmiş tüketim değeri yoksa;
1) Meskenlerde, bağlantı gücü ve ortalama aylık çalışma saatine göre (buradaki bağlantı gücü, proje varsa projesinde belirtilen gücün kullanma faktörü olan 0,60’ı, projesi yok ise, basit yapılarda 3 (üç) kW, diğerlerinde 5 (beş) kW’ın altında olmamak üzere) yöresel özellikler ve benzer yapılar göz önüne alınarak,
2) Müstakil trafolularda (müşteri veya müşteri olmayan) ölçü noktasına bakılmaksızın, besleme transformatör veya transformatörlerinin toplam kurulu gücünün kullanma faktörü olarak alınan 0.60 ile çarpımı sonucu bulunan değer bağlantı gücü olarak kabul edilir ve ortalama aylık çalışma saatine göre,
3)Meskenler ve müstakil trafolular hariç olmak üzere diğer abone gruplarında, tespit edilen kurulu gücün kullanma faktörü olarak alınan 0.60 ile çarpımı sonucu bulunan değer bağlantı gücü olarak kabul edilir ve bu değer 3 kW’ın altında olmamak üzere ortalama aylık çalışma saatlerine göre hesaplanır.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; kaçak elektrik tespit tutanağından ve “sayaca sahte TC mühürleri takıldığı ve iç mekanizmasına müdahale edildiğinin anlaşıldığına” dair Sanayii ve Ticaret Bakanlığı Şanlıurfa Sanayii ve Ticaret İl Müdürlüğünün düzenlediği sayaç raporunda davacının kaçak elektrik kullandığı saptanmıştır.
Davalı kurum tarafından talep edilen kaçak ve kaçak ek tahakkuk bedelinin yönetmelik ve yukarıda açıklanan 622 sayılı kurul kararının “ Tüketim Miktarı Hesaplama ” başlıklı bölümünde açıklanan yöntemle hesaplanması gerektiği kuşkusuzdur.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK.’nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; tutanakta tespit edilen kurulu güç yerine keşifte belirlenen kurulu güç üzerinden hesaplama yapıldığı, kaçak ek tahakkukun ise bulgur fabrikasının 6.ayda çalışmaya başladığı belirtilip, 185 gün üzerinden hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli görülmemiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dosyanın önceki bilirkişi dışında, Ankara ilinden oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişiler kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacıdan isteyebileceği elektrik bedelinin, taraf itirazları karşılanmak ve Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı hükümlerine göre hesaplaması konusunda hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bundan ayrı olarak, dava menfi tespit istemine ilişkin olup, bu husus gözardı edilerek mahkemece davacının borçlu olduğu tutarın tespitine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.