Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/20173 E. 2015/16290 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20173
KARAR NO : 2015/16290
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/05/2014
NUMARASI : 2009/341-2014/159

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının dava konusu ………. blok ………….. nolu taşınmazı 20.10.2005 tarihinde yeni ve boş olarak satın aldığını, kredi imkanlarının olmaması nedeniyle kirvesi davalı adına kredi çekilerek tapu kaydının davalı adına yapıldığını, satın alındıktan kredi ödemelerini davacının yaptığını, satın alınan tarihte sıvası olmayan taşınmaza bakım, tesisat ve yapım işlerinin davacı tarafından yapıldığını, davacının ödeme güçlüğü nedeniyle kredi ödemesini aksattığını, bunun üzerine davalı borçlu göründüğü için bankaya gidip taksit ödediğini, daha sonra taraflar arasında tartışma ve kavga yaşandığını, olayın karakola intikal ettiğini, davalının taşınmazın kendi adına kayıtlı olmasından yararlanarak davacıdan taşınmazı boşaltmasını istediğini, davacının taşınmazı boşaltarak teslim ettiğini, davalının sadece bakiye krediyi ödeyerek taşınmazı başkasına sattığını, taşınmaza yapılan masraflar ve kredi ödemesi nedeniyle davalının aktifinde nedensiz çoğalma olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL alacağın harcama tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davalı tarafından satın alındığını, davacıya kiraya verildiğini, davacının bir süre sonra kira borcunu ödememeye başladığını, evi tahliye etmediğini, aralarındaki tartışma sonrası taşınmazın tahliyesi için takip başlatıldığını, itirazın iptali davası ikame edildiğini, kira sözleşmesinin 12. maddesi gereği tezyinat masraflarının davacıya ait olduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, delil tespiti dosyasında imalat bedellerinin 2008 tarihine göre hesaplandığını, izin alınmadan yapılan lüks masrafların talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı tarafın yapı bedelleri nispetinde sebepsiz zenginleştiği, davacının yapı bedelleri ve yapılan kredi ödemesi nedeniyle talep hakkı bulunduğu gerekçesiyle bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, 34.366,08 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut olayda; davacı tarafından taşınmazda yapıldığı ileri sürülen masraf ve ev kredisi için ödenen miktarların tahsili talep edilmiştir.
Mahkemece taşınmaza yapılan masraflar yönünden Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/62 D.iş sayılı dosyasında ibraz edilen bilirkişi raporu, davacı tarafından yaptırılan imalatların 2008 tarihindeki bedellerini hesaplamakla yetindiği, davacı tarafından dava konusu taşınmaza yapılan masrafların hangilerinin zorunlu hangilerinin faydalı masraf olduğu ayrıntılı olarak belirlenmediğinden hükme dayanak alınacak nitelikte değildir.
Olayda; davacının resmi olmasa da bir sözleşme ile taşınmaz satın aldığı, taşınmazın devrinin sağlanacağı inancı ile bazı masraflar yaptığı diğer bir deyiş ile zilyet olduğu sürede iyiniyetli olduğu açıktır; bu durumda davacı TMK’nun 723.maddesi gereğince yaptığı zorunlu ve faydalı masraf bedelini talep edebilecektir.
Zorunlu giderler, bir şeyin muhafaza ve işletilmesinin gerektirdiği, diğer bir deyimle muntazam bir idare veya işletmenin, malın yada veriminin korunması, telef ve ziyanının önlemesi için yapılmasında zorunluk duyduğu giderler olup (örneğin evin çatısının tamiri gibi), buna karşılık faydalı giderler ise sadece şeyin değerini artıran giderlerdir. Bu giderler şeyin muhafazası ile ilgili değildir. Yani, bu giderler yapılmasa da o şeyde eksilme olmayacaktır.
Buna göre, mahkemece; delil tespiti dosyası celp edilerek, dosyanın önceki bilirkişi dışında konusunda uzman bir bilirkişi veya kuruluna tevdii ile, davacının dava konusu taşınmaza yaptığı zorunlu ve faydalı masrafların taşınmazın davalıya teslimi tarihi itibariyle ayrıntılı bir şekilde tespit edilmesi suretiyle, hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak,temyiz edenin sıfatı da dikkate alınarak sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.