Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/20092 E. 2015/16477 K. 22.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20092
KARAR NO : 2015/16477
KARAR TARİHİ : 22.10.2015

MAHKEMESİ : MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2014
NUMARASI : 2012/502-2014/248

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; davalı Tedaş tarafından 2008 yılında müvekkili hakkında kaçak elektrik kullandığı iddiası ile tutanak düzenlenmiş olduğunu sözkonusu tutanağa dayanarak müvekkili hakkında kaçak kullanım cezası olarak 1.878,75 TL ceza tahakkuk ettirilmiş olduğunu ayrıca müvekkili hakkında kamu davası açıldığını 9 Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/401 Esas sayılı dosyasında sanık olarak yargılanarak beraat ettiğini ve beraat kararının kesinleştiğini davanın devamı sırasında müvekkilinin Tedaş tarafından tahakkuk ettirilen ve gecikme cezası ile birlikte 1.892,84 TL tutan cezayı ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek; müvekkili tarafından davalı Kuruma haksız olarak ödenen 1.892,84 TL’nin müvekkilinin kurumdan talep ettiği 18/01/2010 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; dava konusu tahakkukun mevzuata uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dava konusu kaçak elektrik tespit tutanağı tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesinde;
”Gerçek veya tüzel kişilerin;
a) Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,
b) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu kaçak elektrik tespit tutanağında, faz giriş çıkışları arasında bulunan kancanın düşürülerek gerilim bobininin enerjisiz bırakıldığı , bu suretle sayacın çalışmasının engellendiği, cihazların tümü çalıştırılsa dahi sayacın tüketim kaydetmediği görülmüştür.
1086 Sayılı HUMK 295/1 maddesinde, mahkeme ilamlariyle katibiadillerce re’sen tanzim olunan senetlerin sahteliği ve salahiyattar memurların salahiyetleri dahilinde usulüne tevfikan tanzim veya tasdik ettikleri vesikaların hilafı ispat olununcaya kadar delili kati teşkil edeceği açıklanmıştır.
6100 Sayılı HMK 204/2.maddesinde ise, yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı açıklanmıştır.
Kaçak elektrik tespit tutanakları, düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan resmi belgelerdendir. Davacı taraf tutanağın aksini ispat edememiştir.
2-)Ayrıca Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, “Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir.
Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde öncekine kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hakimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844).
Bu itibarla; 6100 sayılı HMK 204/2 ve TBK md. 74 hükümleride nazara alındığında; faz giriş çıkışları arasında bulunan kancayı düşürürerek gerilim bobinini enerjisiz bırakan, bu suretle sayacın çalışmasını engelleyen, davacı tarafından açılan davanın kaçak kullanım miktarı oranında reddi gerekirken; davacı hakkında kaçak elektrik hırsızlığı suçundan açılan davada delil yetersizliği sebebiyle 5271 Sayılı CMK 223/2-e bendi hükümleri uyarınca verilen beraat kararı ilgi tutularak davanın kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacı tarafın kaçak elektrik kullandığı açıklanmasına rağmen, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 622 sayılı kararına göre değerlendirme yapılmamıştır; Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında alanında uzman bilirkişiye tevdiiyle , bilirkişi den davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı hükümlerine göre belirlenmesi konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacı hakkında ceza mahkemesince delil yetersizliğinden verilen beraat kararı ilgi tutularak menfi tespit davasının kabulü yönünde verilen karar yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.