Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/19919 E. 2015/16324 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19919
KARAR NO : 2015/16324
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2014
NUMARASI : 2013/138-2014/124

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin maliki bulunduğu arsa vasıflı taşınmaz üzerine inşaat yapmak üzere arsanın müteahhide verildiğini, kat irtifakının kuruluşu aşamasında, tüm bağımsız bölümlerin tapuda müvekkili üzerine kaydedildiğini, oysa müteahhitle yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği bu bağımsız bölümlerden sadece …….. kat……numara ve ………kat …… numaralı bağımsız bölümlerin müvekkiline ait olacağını, ilgili adreste elektrik saatlerinin hangisinin kime ait olduğunun bile ayırt edilmediğini, davaya konu ettikleri 2010/4 dönemine ait kaçak elektrik kullanımının davacı üzerine fatura edildiğini, oysa ki çoğu zaman davacının Almanya’ da yaşadığını, evinde bile bulunmadığını kimin kaçak elektrik kullandığı konusu açığa çıkarılmadan müvekkiline kaçak tahakkuku yapıldığını, müvekkili için yazılan 8.896,30 TL tutarındaki kaçak elektrik cezası için İzmir 7.İcra Müdürlüğü’nün 2010/7109 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ileri sürerek İzmir 7.İcra Müdürlüğü’ nün 2010/7109 sayılı dosyasıyla takibe konulan bedelden borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, söz konusu taşınmazın, arsa üzerine inşaat sonucu yapıldığını, davacının, ibraz edilen tapu kayıtları ve numarataja göre yapı inşaatının bitiminden sonra bağımsız bölümlerin aboneliğinin kendi üzerinde olmasının olağan akışa uygun bir sonuç olduğunu, zira bir işin bitimindeki nimet ve yükümlülüklerin, işin yapılması için talimat veren iş sahibine aidiyetinin esas olduğunu, davacı ve müteahhit arasında kararlaştırılan hangi katın kime ait olacağı konusu, sözleşmede iki tarafın arasındaki unsurlardan olup üçüncü kişilere bir etkisi bulunmadığını, tüm bağımsız bölümlerin abonman sözleşmelerinde taraf olan davacının, bu bağımsız bölümlerin el değiştirmesi halinde aboneliğini sonlandırması gerektiğini, zira abonenin, abonelik kaydını kapatmadıkça enerji borcundan sorumlu olduğunu, takip konusu yapılan 8.896,30 TL’nin, enerji kullanım bedeli
ve diğer kalemlerden oluşan toplam rakam olduğunu, sadece kaçak kullanım bedeline ilişkin kesilmiş bir ceza miktarı olmadığını tüm bu sebeplerle, abonman sözleşmelerinin başlangıç ve devri gereken hallerde gerekli özeni göstermeyen davacının, borçlu olmadığı yönündeki iddiasının temeli olmadığından davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik kullanımına isitnaden tahakkuk ettirilen alacağa yönelik menfi tespit talebine ilişkindir.
Mahkeme tarafından, her ne kadar davanın, kullanıcı ile birlikte abonenin de kaçak kullanımdan sorumlu olacağı gerekçesiyle reddine karar verilmişse de, davalı kurumun tahakkukları kısas alınarak, davanın kaçak elektrik kullanımından mı yoksa normal dönem faturasından mı kaynaklandığı açıklığa kavuşturulmadığı gibi, konusunda uzman elektrik mühendisi bilirkişiden de rapor alınmamıştır. Tahakkuk ettirilen bedelin kaçak elektrik bedeli olduğu kabul edildiği takdirde Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ‘nin ve EPDK’nın 622 sayılı kurul kararının ilgili maddelerine göre usulüne uygun bir kaçak tespit tutanağının bulunması gerekir. Dosya içerisinde böyle bir belge veya tutanağa da rastlanmamıştır. O halde davacı kurum tahakkukukunun normal otomatik dönem tahakkuku olarak kabul edildiği takdirde Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği, EPDK’nın 622 sayılı kurul kararı ve ilgili mevzuata uygun olacak şekilde elektrik mühendisi bilirkişisinden rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.