YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19786
KARAR NO : 2015/16350
KARAR TARİHİ : 21.10.2015
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2014
NUMARASI : 2013/363-2014/293
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili aleyhine Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2011/8241 esas sayılı dosyasında aleyhine yapılan icra takibi sonrasında yaptığı araştırmada takibin aslında kendisi ile aynı adı taşıyan babası adına yapıldığını öğrendiğini, babası tarafından davaya konu adresteki evin dava dışı N. G. ‘e satıldığını, satıştan birkaç yıl sonra yeni malikin elektrik ve su aboneliklerini üzerine aldığını ve taşınmazı bu kez İ. Ö. isimli başka bir şahsa sattığını, ancak satıştan sonraki 2009 yılı 5. Aydan 2010 yılı 2. Ayı arasındaki döneme ait ödenmeyen elektrik borcuna istinaden davalı tarafça takip yapıldığını, babasının 2004 yılında vefat ettiğini, 2000 yılından bu yana takibe konu taşınmazda oturmadıklarını iddia ederek icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ödenen paranın faizi ile iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili tarafından, davacının babasının abonelik sözleşmesine istinaden kullanılan ve ödenmeyen abonelik borçlarının tahsili için icra takibi yapıldığını, davacının kullanmadığı aboneliği iptal ettirmesi gerektiğini, takip konusu alacağın davacının kusuru yüzünden tahakkuk ettirildiğini, ayrıca babasının mirasını da reddetmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; Dava konusu taşınmazın tapu kaydından takip konusu borcun tahakkuk etmiş olduğu 05/2009-02/2010 döneminde dava konusu taşımazın davacı ya da murisi adına kayıtlı olmadığı, davacının murisi abone S.. Y..’ın 2004 yılında vefat ettiği, abonenin borç tarihi itibari ile ölü olduğu, aboneliği fiilen devam ettirmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla abonelik borcunun abone S.. Y..’a ait olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, davalı yanca taşınmazın borcun tahakkuk ettiği dönemde kimin adına kayıtlı olduğu ya da kim tarafından kullanıldığının tespiti yoluna gidilmesi gerekirken, fiili kullanım mümkün olmadığı halde davacı aleyhine icra takibine girişildiği, davacının ödeme makbuzlarından toplam 1.998,40 TL ödeme yaptığının tespit edildiği gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne 1.998,40 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davaya konu takip dosyası içinde bulunan 28.09.2012 tarihli belgede davacı/borçlu S.. Y..; takibi öğrendiğini, takibe bir diyeceği olmadığını, toplam 1.664,23TL parayı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini beyan etmiş, belgenin altı davacı/borçlu, davalı/alacaklı ve icra müdür yardımcısı tarafından imzalanmıştır. Bu belgeye göre davacının davaya konu olan borcu ihtirazı kayıt ileri sürmeden, kayıtsız şartsız kabul ettiği anlaşılmaktadır.
O halde davacının, davaya konu icra dosyası borcunu, imzalı taahhütname ile kabul ettiği göz önünde bulundurularak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile kabulü doğru görülmemiştir.
Kaldı ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairenin yerleşmiş ve istikrar kazanmış uygulamasına göre; murisin yasal mirasçıları mirası reddetmedikleri sürece basit bir başvuru işlemiyle iptal edilmeyen (murise ait) abonelik üzerinden tüketilen enerji bedelinden kullanıcı olup olmadıklarına bakılmaksızın abonelikten kaynaklanan borçtan sorumludurlar. ( Yargıtay 3.HD 2014/5429E – 17304K )
Somut olayda; davacının murisi olan S.. Y..’ın elektrik abonesi olduğu, 2004 yılında vefat ettiği, murisin vefat tarihinden sonraki 2009/05.dönem ile 2010/02.dönemler arası bu abonelikten elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk eden borcun tahsili amacıyla davacı ………. EDAŞ tarafından davacı aleyhine takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı; murisin ölümünden sonra tahakkuk eden borç nedeniyle sorumlu olamayacağını savunmuş ise de yukarıdaki yapılan açıklamalar ışığında; mirası reddetmedikleri sürece basit bir başvuru işlemiyle iptal edilmeyen (murise ait) abonelik üzerinden tüketilen enerji bedelinden kullanıcı olup olmadıklarına bakılmaksızın sorumlu olacağı açıktır. Mahkemece; bu yönden de yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.