YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19775
KARAR NO : 2015/16283
KARAR TARİHİ : 21.10.2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2013/285-2014/242
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin petrol istasyonu işlettiğini, sayaçta disk mili yatağının aşınmış ve paslanmış olduğu, bu nedenle sayacın eksik kayıt yaptığı gerekçesiyle davalı şirket tarafından gönderilen 17.419,80 TL miktarındaki faturanın ödendiğini, faturaya konu sayacın 14/10/2010 tarihinde söküldüğünü, ölçü ve tamir istasyonunda 14/06/2011 tarihinde incelemeye alındığını, sekiz aylık süre geçtiğini, sayacın nerede muhafaza edildiğinin belli olmadığını, paslanmanın bu sürede gerçekleşmiş olabileceğini, davalı şirketin sayaca yönelik tespitinin yönetmeliğe aykırı olduğunu, ayrıca faturanın ilgili yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediğini, faturayı haksız olarak ödemek zorunda kaldıklarını belirterek davalı şirkete ödenen 17.419,80 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı abonenin sayacının arızalı olduğunun ve eksik kayıt yaptığının saptandığını, tüketim ekstreleri incelenerek 08/04/2009-12/11/2010 tarihleri arasındaki sürenin arızalı dönem olarak alındığını, tahakkukun hukuka uygun olduğunu, serbest iradesi ile borcunu ödeyen davacı şirketin istirdat isteyemeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davacı abonenin sayacında eksik tüketim olduğu, tarafların kusurunun bulunmadığı, EPMHY hükümlerine göre tüketim bedeli belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 7.821,37 TL nin 10/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, abonenin kusuru dışında sayacın doğru tüketim kaydetmemesinden kaynaklanmaktadır.
Somut olayda; davacıya ait sayacın 12/11/2010 tarihinde değiştiği, 14/6/2011 tarihinde sayaç ölçü, ayar ve tamir istasyonunda muayenesinin yapıldığı, muayane sonucunda sayacın disk mili alt yatağının aşınmış ve paslanmış olduğu, eksik kayıt yaptığının tespit edildiği, ancak eksik kayıt oranının belirtilmediği, davacı aboneye ilişkin 6/10/2011 tarihli komisyon raporuyla arızalı dönem, tüketim miktarı ve eksik kayıt oranının belirlendiği, 6/12/2011 tarihli faturayla davacı adına 17.419,80 TL fatura tahakkuku yapıldığı görülmektedir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19. maddesi gereği hesaplama yapıldığı, davalı şirket tarafından oluşturulan komisyon raporundaki eksik kayıt oranının esas alınarak belirlemede bulunulduğu anlaşılmaktadır.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK.nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır. Hükme esas alınan ek rapor taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı gibi; Elektrik Tarifeleri ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine de uygun değildir .
Sayacın müşterinin kusuru dışında doğru tüketim kaydetmemesi halinde yapılacak hesaplamaya ilişkin yasal düzenleme getiren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 20. Maddesi:
“(1) Sayacın, müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle doğru tüketim kaydetmediğinin tespit edilmesi halinde,
a) Sayacın eksik veya fazla tüketim kaydettiği miktarın elektrik sayaçları tamir ve ayar istasyonlarında teknik olarak tespit edilmesi durumunda söz konusu tespit dikkate alınarak,
b) (a) bendinde düzenlenen tespitin bulunmadığı durumlarda; varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa sayaç doğru çalışır duruma getirildikten sonra müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak, hesaplama yapılır ve fark tahakkuk ettirilir.
(2) Tahakkuka esas süre; doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde 12 ayı, bulunmaması halinde ise 90 günü aşamaz.
(3) Tüketimdeki farklar, ilgili dönem birim fiyatlarıyla ve gecikme zam olmaksızın, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından müşteriye tahakkuk ettirilir. Müşterinin talep etmesi durumunda söz konusu miktar tahakkuk süresi kadar eşit taksitler halinde ödenir.
(4) Yukarıda yapılan hesaplamalar sonucunda bulunan fark müşteri lehine ise, 23 üncü maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine göre iade veya mahsup işlemi yapılır.” yasal ifadesini içermektedir .
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan olgular dikkate alınarak, elektrik bedelinin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 20. maddesinde belirtilen yönteme göre hesaplanması için dava dosyasının önceki bilirkişi dışında uzman bilirkişiye verilerek, davacının talep edebileceği elektrik tüketim bedelinin doğru bulgu ve belgeler ile duraksamasız tespit edildikten sonra temyiz edenin sıfatı da dikkate alınarak davalının sorumlu olduğu bedelin bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yanılgılı değerlendirme sonucu eksik incelemeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.