YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19676
KARAR NO : 2015/16461
KARAR TARİHİ : 22.10.2015
MAHKEMESİ : DİDİM(YENİHİSAR) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2014
NUMARASI : 2008/627-2014/117
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, asıl ve birleşen davalardaki dava dilekçelerinde; müvekkili ile davalının, arazi alım ve satımı, alınan arazilerinin üzerine her türlü inşaatın yapılması ve daha sonra satımı konusunda, kişisel güvene dayalı, sözlü olarak adi ortaklık kurduklarını, davalının sermaye müvekkilinin ise emeğini ortaya koyduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca 24/06/2005 tarihinde Aydın ili ….. ilçesi ….. . mevkii ……. parsel ve ………….. parselde bulunan taşınmazların satın alınıp 06/12/2005 tarihinde konut inşaatına başlanıldığını, yapılan işlerin toplam bedelinin 294.461,00 TL olduğunu, davalı tarafından söz konusu işlerin yapımı için müvekkiline 167.000,00 TL gönderildiğini, müvekkilinin inşaatlarla ilgili işlere kendi hesabından 127.461,00 TL aktardığını, ortaklığın 22.06.2006 tarihinde sona erdiğini, müvekkilinin kendi hesabından inşaatlara aktardığı parayı ve ortaklık nedeniyle yaptığı harcamaları davalıdan alamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile asıl davada şimdilik 8.000,00 TL’nin; birleşen davada ise 119.416,00 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra ıslah ile toplam talebini 165.194,07 TL’ ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının kendilerinin işçisi olduğunu, ortaklık ilişkisinin bulunmadığını, söz konusu inşaatların tüm giderlerinin kendilerince karşılandığını, davacı tarafından inşaat için harcama yapılmadığını, ücret karşılığında iş takip eden bir kişi ile ortaklık kurulmasının düşünülemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; asıl dava ve birleşen davanın kabulü ile, 165.194,07 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK. nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” TMK. nun bu hükmü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190/1. maddesinde bir başka biçimde yinelenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir.
Adi ortaklık sözleşmesi geçerlilik şekli bakımından herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında ispat bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir.
Somut olaya gelince; davacı, davalı ile birlikte inşaat yapımı ve satımı konusunda adi ortaklık kurulduğunu, ancak ortaklık nedeniyle yaptığı harcamaların davalı tarafından kendisine verilmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, davacının ileri sürdüğü adi ortaklık ilişkisini inkar etmiştir. Bu durumda, ortaklığın var olduğunu ispat davacıya düşer. Davacı alacaklının, adi ortaklık ilişkisini yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Taraflar arasında, dava konusu taşınmazlar üzerinde yapılan inşaat nedeniyle adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı alacağına ilişkin olarak daha önce Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/333 E, 470 K sayılı dosyası ile görülen dava, adi ortaklığın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş, bu karar 13.Hukuk Dairesi tarafından 15.06.2010 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazlar ile Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/333 E, 470 K sayılı dosyasına konu taşınmazlar ve adi ortaklık konusu aynı olup, anılan davada adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı talep edilmiştir. Görülmekte olan davada ise, ortaklık için yapılan masraflar talep edilmektedir. Mahkemece, Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/333 E, 470 K sayılı kesinleşen davası hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmadan adi ortaklığın varlığı kabul edilerek esastan karar vermiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle adi ortaklığı ispat yükünün davacı üzerinde olduğu gözetilip, dava konusu olaya ilişkin Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/333 E, 470 K sayılı davası da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, adi ortaklığın varlığına ilişkin değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bozma sebep ve şekline göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.