Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/19648 E. 2015/16444 K. 22.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19648
KARAR NO : 2015/16444
KARAR TARİHİ : 22.10.2015

MAHKEMESİ : SİVEREK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2014
NUMARASI : 2013/512-2014/389

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine hukuka aykırı olarak kaçak tespit tutanağı düzenlendiğini, müvekkilinin kaçak elektrik kullanmadığını ileri sürerek; müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre; kaçak elektrik tespit tutanağının usulüne uygun düzenlenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne; davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Kural olarak abonelik sözleşmelerinde kullanılan elektrik tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Abonelik sözleşmesi bulunmayan yerlerde kullanılan kaçak elektrik bedelinden ise, ancak kaçak kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler sorumludur.
Alacak davalarında davalı olma sıfatı, alacağın borçlusuna, haksız fiillerde zarar sorumlularına aittir. Borçlu veya zarar sorumluları dışında üçüncü bir kişiye karşı dava açılması durumunda davanın sıfat yokluğu, bir başka deyişle husumet yönünden reddine karar verilmesi zorunludur.
Somut olaya gelince, davalı kurum tarafından düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağında, tarımsal sulama amaçlı, abonesiz kaçak elektrik kullanıldığı tespit edilmiş, taşınmazın koordinat bilgileri de yazılmıştır. Bu tutanağa dayanılarak kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirilmiştir. Davacı taraf, borçlu olmadığı itirazında bulunmuştur. Taraflar arasında abone sözleşmesi olmadığından sözleşmeden kaynaklanan sorumluluktan söz edilemez. Ancak, bu noktada davacı tarafın fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Kaçak elektrik tespit tutanakları, düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Yargılama sırasında, dava konusu tesisin bulunduğu ve sulamanın yapıldığı yerlere ilişkin tapu kayıtları getirtilmemiş, dava konusu tutanağın düzenlendiği yerde kimin ve hangi tarihten itibaren tarımsal faaliyette bulunduğu ilgili kurumlardan araştırılmamış, davacının faaliyette bulunup bulunmadığına ilişkin zabıta araştırması yapılmadan karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle dava konusu tesisin bulunduğu ve sulamanın yapıldığı yerlere ilişkin tapu kayıtlarının getirtilerek tutanak düzenlenen tarihte ve tutanakta belirlenen koordinatlarda davacının tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili İlçe Tarım Müdürlüğü, muhtarlık ve diğer kurumlardan sorularak saptanması, davacının faaliyette bulunup bulunmadığına ilişkin zabıta araştırması yapılması, davacının tarımsal faaliyette bulunduklarının tespiti halinde dosyasının elektrik tüketim hesabı konusunda uzman olan mühendislerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna verilerek, kaçak elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri ile 622 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararına göre hesaplatılması gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.