Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/19495 E. 2015/16411 K. 22.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19495
KARAR NO : 2015/16411
KARAR TARİHİ : 22.10.2015

MAHKEMESİ : ERDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2014
NUMARASI : 2012/329-2014/350

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ……AŞ’ın elektrik abonesi olduğunu, abonelik tarifesinin tek terimli tarife olduğunu, davalının da uzun zaman bu tarife üzerinden fatura çıkarıp bu faturaları eksiksiz ve düzenli bir şekilde ödediğini, ancak davalı elektrik dağıtım şirketinin müvekkiline gönderdiği 10/05/2005 tarih ve 914 sayılı yazı ile; daha yüksek fiyatlı olan “sanayî trifaze tek terimli tarifeden” fiyatlandırma yapılıp tahsil edilmesi gerekirken daha düşük fiyatlı olan “sanayî trifaze çift terimli tarifeden” fatura kesip tahsil etmesi nedeniyle, geçmişe yönelik olarak (2001/12. ay ila 2005/3. ayları arası) 141.475,52 TL talep edildiğini, elektriğin kesilmesi tehdidi altında itirazi kayıtla taksitlendirme protokolü yaparak 178.243,16 TL’yi (ferileriyle birlikte) ödemeyi taahhüt ettiğini, tarife ve fiyat farkı faizinden ötürü davalıya 61.997,09 TL borcunun bulunmadığının tespiti ile, davalıya verilen 18/05/2008 tarihli 178.243,15 TL bononun bedelsizliğinin tespiti ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının tebliğ edilen faturaya 8 gün içinde itiraz etmediğini, husumet, yetki ve zamanaşımı itirazlarında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş, işbu hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 02/05/2012 tarih, 2012/589 Esas, 2012/7312 Karar sayılı ilâmı ile; “davanın tarife farkından doğan ek tahakkuk faturası nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile yapılan ödemelerin istirdadı ve söz konusu fatura nedeniyle davalı kuruma verilen bono nedeniyle de borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; ……….AŞ Balıkesir İl Müdürlüğünce yapılan hesaplamalara dair dosyaya sunulan her bir tüketim dönemine ait ayrıntılı dökümlerin incelemesi sonucu EPMHY’nin 23. maddesi hükümlerine uygun olarak işlem yapıldığı, aynı Yönetmeliğin 24. maddesinde zamanında ödenmeyen borçlara ilişkin gecikme zammı hesabının 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammını aşamayacağının belirtildiği, davaya konu ek tahakkuk faturasında yazılı tutarın son ödeme tarihi itibariyle ödenmemesi sonucu düzenlenen protokol tarihine kadar geçen süre için Yönetmeliğin 24. maddesi çerçevesinde gecikme faizi hesabı yapıldığının belirtildiği, ancak; denetime elverişli olacak şekilde açıkça fatura miktarının nasıl belirlendiği ve faiz miktarının nasıl bulunduğu hesap edilerek açıklanmadığı, diğer taraftan; davacı vekilince son celse bilirkişi raporuna itiraz edildiği, davacı itirazlarının karşılandığı ek rapor alınmadan anılan rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının doğru görülmediği, Mahkemece yapılacak işin; davacı vekilinin itirazları da gözetilerek konusunda uzman ve rapor düzenlemeye ehil 3 kişiden oluşan bilirkişi heyetinden Yargıtay denetimine açık ve elverişli rapor alındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilâmına uyularak bilirkişiden rapor alınmış, benimsenen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Uyuşmazlık; davalı dağıtım şirketinin, yanlış tarife uygulamasından kaynaklı (kendi aleyhine) hatalı ödeme bildiriminde bulunması nedeniyle, geriye yönelik olarak dağıtım şirketi tarafından tahakkuk ettirilen fatura bedelinden davacı abonenin sorumlu tutulup tutulamayacağı, ayrıca geriye yönelik olarak tahakkuk ettirilen bedele 6183 sayılı Yasanın 51. maddesinde belirlenen oranda gecikme zammı uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Her şeyden önce; davacının elektriğin kesilmemesi için itirazi kayıtla ödeme taahhüdünde bulunduğu ve taksitlendirme protokolü yaptığı, tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. O hâlde davacının menfi tespit davası açmada hukukî yararının olduğu ve borçsuzluğunu istemeye hakkı olduğu kabul edilmelidir.
Öncelikle; davanın yasal dayanağını oluşturan yasal mevzuatın irdelenmesinde yarar vardır.
Elektrik dağıtım şirketinin hatasından kaynaklanan hatalı bildirimlerden dolayı geriye yönelik olarak müşteri aleyhine tahakkuk ettirilecek alacağa 6183 sayılı yasanın 51. maddesinde belirlenen gecikme zammının uygulanmayacağına ilişkin olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinin 2. bendinin son cümlesinde açıkça düzenlenmiştir.
Ödeme bildirimine ilişkin hataları düzenleyen Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinde ise; “ödeme bildirimine ilişkin hatalar; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlardır.
Hatalı bildirimlere karşı, müşteri tarafından fatura tebliğ tarihinden itibaren (1) yıl içerisinde perakende satış şirketine itiraz edilebilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İtiraza konu tüketim bedeli ile müşterinin bir önceki tüketim döneminde ödemiş olduğu tüketim bedeli arasındaki farkın yüzde otuzdan fazla olması durumunda müşteri, bir önceki dönem tüketim bedeli kadarını son ödeme tarihinden önce ödeyebilir. Bu durumda müşteriye 24. madde (gecikme zammına ilişkin) hükümleri uygulanmaz. İtiraz, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından başvuru tarihini izleyen en geç on iş günü içerisinde incelenerek sonuçlandırılır. İtirazın dağıtım şirketini ilgilendiren hususlarla ilgili olduğunun tespit edilmesi halinde, itiraz geliş tarihinden itibaren perakende satış lisansı sahibi tarafından iki iş günü içerisinde dağıtım şirketine iletilir. Dağıtım şirketi itirazın kendisine ulaştığı tarihten itibaren on iş günü içerisinde inceleme sonuçlarını perakende satış şirketine bildirir. İnceleme sonuçları Perakende satış şirketi tarafından en geç üç iş günü içerisinde müşteriye yazılı olarak bildirilir. İnceleme sonucuna göre itirazın haklı bulunmaması hâlinde, itiraza konu tüketim bedelinin eksik tahsil edilen kısmı, müşteriden tahsil edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Açıklanan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; tarife farkı bedelinin her ay düzenlenecek tüketim faturasına dahil edileceği, bu bedelin tahakkuk ettirilmemesi sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, süre konusunda bir sınırlama getirilmediği, dolayısıyla ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tarife farkı bedelinin hesaplanması gerektiği ortadadır.
Ancak; davalı dağıtım şirketinin, her ay düzenlediği elektrik faturalarına tarife farkını dahil etmemesi nedeniyle (somut olayda; 2001/12. ay ila 2005/3. ayları arası) davaya konu uyuşmazlığın doğduğu dosyadaki belgelerle sabittir.
Bu nedenle kural olarak; davalı dağıtım şirketinin kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterdiği (yanlış tarife uygulaması nedeniyle) dolayısıyla TBK’nun 114/2. (BK’nun 98/2.) maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken TBK’nun 52. (BK’nun 44.) maddesi uyarınca müterafik kusurlu olduğu açıktır. (HGK’nun 22/05/2002 gün, 2002/19-340 Esas, 2002/420 Karar, 13. Hukuk Dairesinin 19/01/2004 gün ve 2003/321 Esas, 2003/72 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)
Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda, tarafların eşit kusurlu olduğu ve davalı elektrik dağıtım şirketinin de kusuru oranında (%50) sorumlu tutulması ve hatalı tarife farkı alacağına Yönetmeliğin ilgili maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanamayacağı da gözetilerek, konusunda uzman (üçlü) bilirkişiden rapor alınarak, belirlenecek hatalı tarife farkı alacağından davacı yanında, davalı elektrik dağıtım şirketininde müterafik kusuru nedeniyle TBK’nun 114. (BK’nun 98/2) delaletiyle TBK’nun 52. (BK’nu 44.) maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.